Bu metinde, çokkültürlü eğitim kavramının eğitim programına yansımaları üzerine bir değerlendirme yapılmaktadır. Eğitimcilerin yıllardır üzerinde çalıştığı en önemli konulardan biri olan bireysel farklılıklar, öğrenme ortamına farklı özelliklerle katılan bireylerin öğrenme ortamını etkilemesi ve öğretim sürecinden farklı şekillerde etkilenmesiyle sonuçlanmaktadır. Öğretim sürecinde yer alan öğretmenlerin de bu özellikleri dikkate alarak öğrenme ortamını en etkili şekilde tasarlamaları beklenmektedir. Bu tasarım süreci birçok değişkene bağlı olduğu için birçok çalışma yapılmıştır. Bu doğrultuda, öğrenme-öğretme teorilerinden öğretim yöntemlerine, sınıf ikliminden kullanılacak materyallere, idari yapılandırmadan fiziksel düzenlemeye kadar birçok çalışma yapılmıştır. Hedef aslında çok açıktır; öğrenme ortamına gelen tüm bireylerin bu süreçten en iyi şekilde faydalanabilmesidir. Önceden belirlenen hedeflere uygun olarak öğretim hedeflerine ulaşmak ve öğrenme ortamına giren bireylerin sosyal dinamiklerle süslenmesi beklenmektedir. Bu noktada, öğrenme ortamı sosyalleşme için ana lokomotif olarak hizmet etmekte ve bilinçli kültürleme süreci gerçekleştirilmektedir. Öğrenme ortamından maksimum fayda, \"fayda\" kavramına atfedilen anlama göre farklılık göstermektedir. Kültürel yapıya bağlı olarak fayda kavramı değişse de, batı toplumları için genellikle akademik başarı olarak algılanmaktadır. Özellikle matematik ve fen bilimlerindeki başarı, öğrenme ortamından maksimum faydayı göstermektedir. Bu durumda sosyal algının etkisi oldukça yüksektir. Matematik ve fen bilimlerinden sonra okuma becerileri, sosyal beceriler, iletişim, sanatsal faaliyetler, fiziksel aktivite temelli beceriler akademik kazanımlar olarak beklenmektedir. Öğrenmeyi etkileyen temel faktörler üzerine yapılan çalışmalarda, cinsiyete dayalı farklılıklar, sosyo-ekonomik düzeyler ve yaşadıkları bölgenin özellikleri ana değişkenler olarak kabul edilmektedir. Ancak, öğrenmeyi etkileyen faktörler üzerine yapılan çalışmalar, bu değişkenlerin çok daha karmaşık olduğunu göstermektedir. Bu karmaşık süreç bazı zorluklar ve engeller ortaya koymaktadır. Cinsiyet öğrenme ortamında çok önemli olmasına rağmen, cinsel yönelim hala bir tabu olarak kalmaktadır. Öğrenme ortamında öğrenen bölgenin temel özellikleri çalışmalarda dikkate alınırken, etnik köken üzerine yapılan çalışmalar bazı grupları rahatsız etmektedir. Yaşadığımız coğrafya, politik söylemlerde neredeyse tamamen Müslüman bireylerden oluşan bir topluluk olarak görülse de, kendilerini hiçbir dinin üyesi olarak görmeyen bireyler rahatsız edici olarak algılanmaktadır. Mezhepler neredeyse göz ardı edilir ve sosyal barışa zarar veren söylemler kullanılır. Bu politik söylemler tarafından yaratılan gerilim toplumun her kesimine yayılır ve özellikle ahlaki gelişimin üst aşamalarına ulaşamayan toplumlarda tüm otoritenin söylediğini sorgulamayan bireyler yaratır. Eğitimin temel amacı, öğrenme ortamından tüm bireylerin yüksek düzeyde faydalanmasını sağlamaktır, ancak öğrenme sürecinde tüm bireylerin yeterince dikkate alınıp alınmadığı tartışmalı bir konudur. Bu tartışmanın tam ortasında, bu konulara derinden ilgi duyan bir kavram olan çokkültürlülük bulunmaktadır. Çokkültürlülük kavramı, farklı özelliklere sahip grupların ve bireylerin aynı coğrafyada uyum içinde olmasına odaklanan bir yapıdır. Kavramı derinlemesine incelemek için temelini oluşturan kültür kavramına ihtiyaç vardır. Kültür kavramı, tarihsel süreçte birçok farklı şekilde kullanılmıştır. İlk kullanımında, tarlayı ekip biçmek ve tarım yapmak olarak kullanılan kültür, insanlık tarafından ortaya konulan tüm maddi ve manevi unsurları içeren bir yapıya dönüşmüştür. Kültür; bilgi, inanç, sanat, ahlak, hukuk, gelenek ve görenekler olarak toplumun bir üyesi olarak tüm yeteneklerin bir araya geldiği karmaşık bir bütündür (Taylor, 2010). Kültür kavramı, hem soyut hem de somut unsurlarla kendini göstermesine rağmen, kavramsal çerçevede(AI)
Atıf Sayısı :