Afetler tarih boyunca Türkiye’yi önemli ölçüde etkilemiş ve
ülkenin jeolojik konumu nedeniyle depremler büyük bir sorun oluşturmuştur. 1939
Erzincan ve 1944 Bolu-Gerede depremleri önemli kayıplara ve ekonomik hasara
neden olmuş buna karşılık, afet kayıplarını azaltmak için kanun ve
yönetmelikler yürürlüğe hazırlanmış ve mevzuata eklenmiştir. Son yıllarda,
özellikle 1999 Marmara depreminden sonra, gönüllü hizmetler afet yönetiminde
çok önemli bir unsur haline gelmiştir. 2023 Kahramanmaraş depremi, gönüllülük
kavramını daha kontrollü bir şekilde değerlendirmemizi sağlamıştır. Türk
Kızılay’ ı da afetler sırasında yardım ve hizmet sağlamada etkili olmuştur.
Afet yönetimi çalışmalarını koordine etmek üzere Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
(AFAD) kurulmuş ve afetlerde yardım etmek isteyen bireylerin eğitilmesi ve
izlenmesi için gönüllü projeleri oluşturulmuştur. Kamu kurumları afet yönetimi
konusunda deneyimler kazanmıştır, ancak uluslararası desteğe ve toplum
katılımına da ihtiyaç duyulmuştur. Türkiye’de afet yönetiminin geçmişi, 1509
Büyük İstanbul depreminden sonra alınan önlemlerle Osmanlı dönemine kadar
uzanmaktadır. Ancak son yıllarda afet yönetim sisteminde zayıflıklar ortaya
çıkmıştır bundan dolayı risk yönetiminin iyileştirilmesi ve farklı afet
türlerine yönelik daha kapsamlı bir yaklaşımın benimsenmesi gerekmektedir. Türkiye’de afetlerde gönüllülük, özellikle 1999
Marmara Depremi’nden sonra büyük önem kazanmıştır. Bu deprem, gönüllülük
kavramının yaygınlaşmasında bir dönüm noktası olmuştur. Deprem sonrası,
birçok ulusal ve uluslararası yardım kuruluşu, dernek ve vakıf, afet bölgesinde
gönüllü olarak çalışmalara katılmıştır. Bununla birlikte, afet gönüllülük
sistemindeki en önemli zorluk, gönüllüler için eğitim eksikliği ve bu
bireylerin afetlerden etkilenenler için bir yardım kaynağı olmaktan ziyade bir
yük haline gelmelerinin talihsiz sonucudur.
Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.
Atıf Sayısı :