İnsanlık tarihi boyunca bilim, teknoloji, sanat ve toplumsal
ilerlemelerin büyük kısmı üstün zekâlı ve yetenekli bireyler tarafından
gerçekleştirilmiştir. Üstün yetenekli bireylerin eğitimi, toplumların bu
bireylerden azami şekilde yararlanabilmesini sağlar. Tarih boyunca üstün
yeteneklilerin eğitimi çeşitli evrelerden geçmiştir. İlk sistemli eğitim modeli
Osmanlı›da Enderun Mektebi ile başlamış, modern anlamda üstün yeteneklilerin
eğitimi ise 19. yüzyılda Sir Francis Galton›un zekâ çalışmalarıyla gündeme gelmiştir. Türkiye’de Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren üstün
yetenekli öğrencilerin eğitimiyle ilgili adımlar atılmıştır. 1982 Anayasası ve
2916 Sayılı Üstün Eğitime Muhtaç Çocuklar Kanunu gibi yasal düzenlemeler bu
süreci desteklemiştir. 1990’larda Bilim ve Sanat Merkezlerinin (BİLSEM)
kurulmasıyla üstün yetenekli öğrencilere yönelik eğitimler kurumsallaşmıştır.
2018’de yenilenen Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği, üstün yetenekli
bireylerin eğitimine dair daha ayrıntılı düzenlemeler getirmiştir. Üstün yetenekli bireyler, akademik, sosyal ve duygusal
anlamda farklılıklar gösterir. Eğitimde hızlandırma, gruplama, zenginleştirme
ve mentorluk gibi stratejiler kullanılmaktadır. Ülkemizde BİLSEM’ler, destek
eğitim odaları ve ARGEM gibi kurumsal yapılar bu öğrencilerin eğitimine yönelik
destek sunmaktadır. Bu bölümde; üstün yeteneklilerin eğitimi, yasal
dayanakları, üstün yeteneklilerle ilgili temel kavramlar, öğrenci özellikleri
gibi konular ele alınmıştır.
Atıf Sayısı :