Arteriovenöz fistül cerrahisi, kronik böbrek hastalığı (KBH) olan hastalarda diyaliz seansları için en önemli giriş yollarından birini oluşturur. AVF, uzun sağkalım süresi, düşük mortalite ve morbidite oranı, yüksek hasta konforu ve artan yaşam kalitesi gibi nedenlerle hemodiyaliz giriş yolları arasında en çok tercih edilen yöntemdir. Bu makalede, AVF için uygulanan cerrahi yöntemleri, cerrahi teknikleri ve son literatür ışığında postoperatif komplikasyonlarla nasıl mücadele edileceği sunmayı amaçladık.KBH, glomerüler filtrasyon değerindeki azalma nedeniyle böbreğin sıvı-elektrolit dengesi ve metabolik-endokrin fonksiyonlarında kronik ve ilerleyici bir bozulma olarak tanımlanabilir. Türk Nefroloji Derneği'nin 2021 verilerine göre, genel yetişkin nüfusta KBH görülme sıklığı %15,7 iken, Türkiye'de her 6-7 yetişkinden birinde çeşitli evrelerde KBH bulunmaktadır. KBH, kadınların %18,4'ünde ve erkeklerin %12,8'inde görülmektedir. KBH görülme sıklığı yaşla birlikte artarken, 40 yaşın üzerindeki kişilerin %8-10'unda, 60 yaşın üzerindekilerin %33'ünde, 70 yaşın üzerindekilerin %42'sinde ve 80 yaşın üzerindekilerin %55'inde görüldüğü belirlenmiştir. Yüksek kan üre azotu ve kreatinin düzeyleri veya kreatinin klirensinde azalma, böbrek yetmezliği tanısı kolaylıkla konulabilir. KBH birçok nedenle gelişebilir ve bu nedenlerin sıklığı ülkeden ülkeye değişir. Etyolojik nedenlere bağlı olarak, böbrek parankiminde geri dönüşümsüz inflamatuar ve dejeneratif değişiklikler ortaya çıkabilir. Bu nedenlerin çoğu ilerleyici bir şekilde ilerler ve zamanla nefron sayısı giderek azalır. Sonunda, hastada böbrek yetmezliğinin biyokimyasal ve klinik belirtileri gözlenebilir. Bu hastaların çoğunda nefron sayısı azalır ve toksik maddeler kan içinde yaşamı tehdit eden seviyelerde birikir, bu duruma son dönem böbrek hastalığı (SDBH) denir. SDBH önemli ekonomik, sosyal ve tıbbi sorunlara neden olur. Ülkemizde, ortalama olarak bir hemodiyaliz hastasının yıllık tedavi maliyeti 25.000 dolar olup, şu anda yaklaşık 61.000 hemodiyaliz hastası olduğu düşünüldüğünde, sadece hemodiyaliz hastaları için ayrılan kaynak yaklaşık 1,525 milyar dolar yılda. Sağlık sigortası olmayan bir hastanın bu çok pahalı tedavi yöntemlerini karşılaması mümkün değildir. Ayrıca, hemodiyaliz hastalarının sürekli olarak bir sağlık merkezine bağımlı olması, günlük, ailevi ve sosyal yaşamlarında önemli sorunlara neden olur. SDBH hastalarının neredeyse tüm organ ve sistemleri etkilenir ve genel nüfusa göre yaşam süreleri önemli ölçüde kısalır. Diyaliz hastalarında 1 yıllık mortalite oranı %10 ila %25 arasında değişmektedir. Ölüm nedenleri arasında, %46 oranıyla kardiyovasküler hastalıklar en yaygın neden olarak ilk sırayı alır. Şu anda hastayı yaşatmak için, kronik düzenli hemodiyaliz, kronik periton diyalizi veya böbrek nakli gibi yerine koyma tedavilerinden birini uygulamak zorunludur.Hasta sağlık durumu, eşlik eden hastalıklar, yaş, vasküler yapı ve sosyal koşullar gibi birçok faktör, KBH hastalarında diyaliz seçimlerini belirler. Günümüzde en yaygın kullanılan diyaliz yöntemlerinden biri kronik hemodiyaliz (HD) tedavisidir. HD, hastadan alınan kanın bir membran aracılığıyla ve bir makinenin yardımıyla sıvı ve çözücü içeriğinin yeniden düzenlenmesidir. HD işlemini etkili ve güvenli bir şekilde gerçekleştirebilmek için yeterli kan akışı (yetişkinlerde yaklaşık olarak dakikada 200-600 ml) sağlanmalıdır. Bu kan akış hızını sağlamak için kalıcı veya geçici vasküler erişim sağlanmalıdır. Geçici vasküler erişim sağlamak için tünel olmayan veya tünel oluşturulmuş HD kateter yerleştirme tercih edilirken, kalıcı vasküler erişim sağlamak için AVF ve arteriyovenöz greft tercih edilir. İlk HD cihazı, 1944 yılında Kolff tarafından yapılmıştır. Ancak, KBH hastalarında uzun süreli HD işlemi, Quinton ve Scribner'ın 1960 yılında Teflon dış arteriyovenöz şantları geliştirdiğinde mümkün olmuştur. Bu yöntem, AVF aç(AI)
Atıf Sayısı :