Bu bölümde, alt ekstremite venöz sistemi hastalıkları ve cerrahisi hakkında bilgi verilmektedir. Tarih boyunca, alt ekstremite varisleri binlerce yıl önce Eber papirüslerinde 1552 yılında bahsedilmiştir. Arap kaynaklarında ise, MS 400 yılında cildin kesildiği, varisin ortaya çıkarıldığı ve cerrahi bir şaftın araya yerleştirildiği ve çıkarıldığı belirtilmektedir. Venöz sistem hastalıkları denildiğinde, alt ekstremitede görülen kronik venöz yetmezlik (CVI) ve derin/yüzeysel venöz trombozdan bahsedilmektedir. Bu iki klinik durum, bireylerin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen ve epidemiyolojik ve sosyoekonomik sonuçları olan önemli bir klinik tablodur.Alt ekstremite venöz sistemi, yüzeyel venler, derin venler ve onları birbirine bağlayan perforan venlerden oluşmaktadır. Derin venler, kas fasyası arasında derin bölmeye yerleşmiş olup, bacak ana arterleriyle birlikte seyreder. Ayak bileği derin venleri (ön tibial, arka tibial ve peroneal venler), popliteal ven, femoral ven, ortak femoral ven ve iliyak venler, alt ekstremite derin venöz sistemini oluşturur. Yüzeyel venöz sistem ise iki ana ven ve dallarından oluşur. Büyük safen ven (GSV), alt ekstremite medialinde yer alırken, küçük safen ven (SSV) baldırın arka tarafında yer alır. Perforan venler, fasyaları delerek derin ve yüzeyel venöz sistemleri birbirine bağlar. Normalde, uyluk ve baldır perforatörleri, venöz kanı GSV ve SSV'den derin venlere tek yönlü olarak taşır. İletişim venleri, aynı bölmelerdeki venleri birbirine bağlar.Alt ekstremite venleri, kalbe doğru venöz dönüş sağlarken yer çekimini yenmek zorundadır. Bu işlevi sağlamak için venöz kapaklar ve kas-venöz pompa mekanizması tarafından desteklenir. Venöz kapaklar, biküspit yapıya sahiptir ve venöz sistemde tek yönlü akışı sağlayan önemli yapılar olarak görev yapar. Venöz kan, yürüyüş ve venöz kapakların etkisiyle oluşturulan kas pompası fonksiyonuyla yer çekimine karşı hareket eder. Venöz kapaklar, kasın pompası fonksiyonuyla oluşturulan venöz basıncın yüzeyel venlere ve kapillerlere iletilmesini sağlarken, kas kasılmasının sonunda venöz basınç düştüğünde venöz sistemdeki kanın geri akışını engeller.CVI, telanjiektazi, varis, ödem, deri değişiklikleri ve venöz ülser gibi değişken klinik bulgulara neden olabilir. Epidemiyolojik çalışmalarda, toplumda %80 oranında telanjiektazi, %20-64 oranında varis ve %5 oranında ödem ve trofik deri değişikliklerinin görüldüğü bildirilmiştir. Ayrıca, CVI'nin son aşamaları olarak kabul edilen aktif veya iyileşmiş venöz ülserlerin insidansının nüfusta %1-2 olduğu tahmin edilmektedir. CVI için risk faktörleri arasında ileri yaş, cinsiyet, etnik köken, aile öyküsü, obezite, sigara içme, gebelik, uzun süre oturma veya ayakta durmayı gerektiren işler bulunmaktadır. Dünya genelinde çeşitli bölgelerden derlenen 91545 hastanın analizinde, semptomatik C0 hastalığının erkeklerde daha yaygın olduğu, C2-3 hastalığının kadınlarda daha yaygın olduğu ve C4-6 arasında cinsiyet farkı olmadığı bildirilmiştir. İleri yaş, venöz yetmezlik gelişimi için en önemli risk faktörüdür. Yaş, Bonn ven çalışmasında en önemli risk faktörü olarak bildirilmiştir.Alt ekstremite venöz sistemindeki ambulatuvar venöz hipertansiyon, CVI'nin temel nedenidir. Venöz kanın yetersiz dönüşü ve venöz basıncın artması durumunda venöz patoloji gelişir. Bu venöz patolojiyi oluşturan temel faktörler, derin, yüzeyel veya perforan venlerde kapak yetmezliği, venöz tıkanıklık veya bu faktörlerin kombinasyonudur. Artan venöz basınç ve artan kapiller geçirgenlik, cilt ve deri altı dokusunda karakteristik değişikliklere neden olur. Ekstravasküler bölmede, sıvı, makromoleküller ve hemosiderin birikir. Ödem, venöz ekzema ve dermatit, lipodermatoskleroz, pigmentasyon ve sonunda venöz ülserler meydana gelir. Ayrıca, kapiller bölgedeki (mikrosirkülasyon) değişikliklerin de venöz ülserasyon oluşumundan sorumlu tutulduğu belirtilmektedir. Oklüzyon, kapak yetmezliği, kas pompası disfonksiy(AI)
Atıf Sayısı :