Gebeliğin hipertansif hastalıkları hekimler
tarafından özenle takip edilen bir konu iken postpartum hipertansiyon ve ödem
takibi gözden kaçabilmektedir. Bunun en önemli sebebi gebeliğin hipertansif
hastalıklarında ana tedavinin doğum eyleminin kendisi olmasıdır. Bu
hastalıkların genel özelliği gebelerin kan basıncının postpartum 48. saate
kadar düşmeye devam edip sonra tekrar yükselmesidir. Bu da erken taburculuk
sonrası kan basıncı takiplerinin gözden kaçmasına neden olabilmektedir. Burada
postpartum 10. haftaya kadar şiddetli baş ağrısı, kan basıncı yüksekliği ve
ayaklarda ödemi olan hasta birden fazla kere polikliniğe başvurmuş ve bu
sürecin lohusalığın normal süreci olduğu belirtilmiştir. Hastanın emzirmesi de
göz önüne alınarak kalsiyum kanal blokörü ve loop diüretiği verildi. Tedavi
sonrası baş ağrısı ve ödem azaldı sonrasında poliklinik takibine devam edildi.
Gebeliğin hipertansif hastalıklarında ana patoloji plasental perfüzyonun
azalması ve buna yanıt olarak salınan meditörlerin etkisiyle maternal endotelyal
disfonksiyon gelişmesidir. Anjiojenik ve antianjiojenik imbalans arasındaki
denge bozulur. Bu dengedeki bozukluk postpartum dönemde de devam
edebilmektedir. Lohusalık dönemindeki bu patolojik süreç dirençli
hipertansiyonun ve ödemin devam etmesinde en önemli faktör olan artmış tuz
duyarlılığına neden olmaktadır. Gebelik sürecinde kazanılan volüm fazlalığı
uzun süre devam edebilmektedir. Bundan dolayı da şiddetli semptomu ve bulguları
olan hastalarda fazla beklenilmeden tedavi verilmelidir.
Atıf Sayısı :