Din, sağladığı anlamlandırma çerçevesiyle toplumsal
kurumların şekillenmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Dinamik bir etkileşim
ile deneyimlenen tarihi süreç, din ve toplumsal kurumlar arasındaki ilişkinin
günümüzde devam etmesini anlaşılır kılmaktadır. Kurucu bir unsur olarak dinin
medeniyet inşa eden yönü, toplumsal bir varlık olarak insanı muhatap almasıyla
mümkündür ve bu durum siyaset ile yakından ilişkilidir. Çünkü siyaset kavramı
insan toplumsallığına özgüdür. Toplumsal yaşamı düzenleme ve burada görünür
olma amacını taşıyan din, kaçınılmaz olarak siyasi alana temas etmektedir. Bu
temasın düzeyi siyasi arenadaki farklılıklar için belirgin bir kriter
olabilmektedir. Din ve siyasetin gündelik hayatta söz sahibi olma iddiası, aralarındaki
yoğun ve karmaşık ilişkinin gerekçesi olarak görülebilir. Norm üretme
noktasında dinin, normların toplumsal hayata yansımasında ve sürdürülmesinde
ise siyasetin etkin olduğu bu denklemde net sınırlar söz konusu değildir. Geçmişten bugüne dinin siyaset karşısında aktif ve
belirleyen konumunun yanı sıra bu durumu muhafaza edemediği, süreç içerisinde
siyasetin elinde kullanışlı bir araca, bir hegemonya unsuruna dönüşmesi de bir
vakıadır. Bu çerçevede çalışmamızda, din ve siyaset kavramları sosyolojik
perspektiften ele alınacak; farklı dönemlerde ve toplumlarda iki kurum
arasındaki ilişki incelenecektir. Dinin politik meşruiyet sağlama potansiyeli,
siyasal iktidarların dini kullanarak kontrol mekanizmaları oluşturma süreçleri;
İslam ve siyaset arasındaki ilişki ile Türkiye’de dinin siyasetteki rolü
değerlendirilecektir.
Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.
Atıf Sayısı :