Tiroid cerrahisi anestezi pratiğinde sıklıkla karşımıza çıkan ameliyatlardandır ve hafif dereceden orta dereceye kadar olan postoperatif ağrıyla karakterizedir (1-3). İyi tedavi edilemeyen postoperatif ağrılar ise hastanın yaşam kalitesini etkileyebilir, hastane yatışlarında uzamalara neden olur, bulantı kusma gibi komplikasyonların gelişme sıklığını arttırır, hatta kronik ağrıya dönüşebilirler. Bu sebeplerden dolayı postoperatif ağrı tedavisi hasta bakımında önemli bir yer tutmaktadır. Postoperatif ağrı tedavisinde non steroid antiinflamatuvar ilaçlar (NSAİİ), parasetamol, opioidler, gabapentinoidler gibi pek çok medikal tedavi seçeneği mevcuttur. Fakat bu ilaçların kullanımında önemli bir nokta yan etki profilleridir. Örneğin opioidler solunum depresyonu, bulantı kusma gibi hoş olmayan komplikasyonlara neden olabilmektedirler. Günümüzde anestezi pratiğinde yaşanan gelişmeler, ultrasonografi (USG) kullanımının da yaygınlaşmasıyla birlikte, rejyonel tekniklerin daha sık kullanılmasına yol açmıştır. Böylelikle hem medikal tedavilerin hem de rejyonel tekniklerin kullanıldığı multimodal analjezi terimi de gündeme gelmiştir. Hastalarda rejyonel tekniklerle birlikte hem daha uzun ağrısız postoperatif periyotlar elde edilebilmektedir hem de oral analjeziklerin yan etkilerinden de sakınılmış olunur. Tiroid cerrahisinde ön plana çıkan rejyonel teknikler ise servikal pleksus blokları (SPB) ve yara yeri infiltrasyonlarıdır (YYİ). Servikal pleksus bloklarında C1-4 sinirlerinin ventral ramileri hedeflenmektedir (4,5). Böylece boyun, klavikula, oksipital bölge gibi geniş bölgelerde anestezi veya analjezi sağlanabilmektedir. Bu olguda postoperatif analjezi amaçlı intermediate servikal pleksus blokajı (ISPB) uygulanan bir tiroidektomi hastasının perioperatif yönetiminin sunulması amaçlanmıştır.