Türkiye'deki dini eğitim konusundaki tartışmalar, 19. yüzyılın sonlarından bu yana her dönemde gündemde olan bir konudur. Tanzimat Reform Dönemi'nden önce açılan batı tarzı okullar ve eğitim sistemine dahil olan bu okullar, dini eğitimi ana bir konu olarak değil, bir branş olarak düzenlemiştir. Ancak batı tarzı okullarda dini eğitim sadece müfredatın bir parçası olarak yer almıştır. Bu dönemde, cumhuriyet öncesi dönemde olduğu gibi, dini eğitim genel eğitimin bir parçası olarak devam etmiş, aynı zamanda medreselerin varlığı da devam etmiştir. Sonuç olarak, geleneksel ve çağdaş eğitim kurumları bir arada var olmuştur.Dini eğitim, değişen eğitim sisteminde özel bir branş olmasından dolayı tartışmalı bir alan olmuştur. Ancak tartışmalar günümüze kadar gelmiştir. Yeni laik sistemle birlikte ortaya çıkan farklı yorumlar, dini eğitimi yeniden canlandırmış ve 1946'dan itibaren çok partili sisteme geçişle birlikte dini eğitim, politika gündeminde canlı bir konu haline gelmiştir. 30 Mart 2012 tarihinde kabul edilen 4+4+4 eğitim sistemiyle, dini eğitim tekrar gündeme gelmiştir. Bu sistemde, Hz. Muhammed'in hayatı ve Kuran seçmeli dersler olarak müfredatta yer almıştır. Sonuç olarak, Türkiye'deki dini eğitim konusundaki tartışmalar tekrar şiddetlenmiştir.Bu makalede, öncelikle Türkiye'deki dini eğitimin tarihi ele alınmaktadır. Ardından, yeni eğitim sistemi tartışmaları ışığında dini eğitimin gereklilikleri tartışılmaktadır. Son olarak, Türkiye örneği üzerinden Devletin Dini Eğitimdeki konumu tartışılmaktadır.(AI)
Atıf Sayısı :