Venöz tromboembolizm (VTE), derin ven trombozu (DVT) ve pulmoner emboli (PE) şeklinde ortaya çıkan bir durumdur. DVT, PE'nin genellikle bir komplikasyonu olarak gelişir. DVT insidansı 53-162/100.000 olarak belirlenirken, PE yıllık insidansı 39-115/100.000 arasında değişmektedir. Ancak, sessiz seyreden veya tanı konulamadan kaybedilen olgular göz önüne alındığında gerçek insidansın daha yüksek olduğu düşünülmektedir. VTE'nin patogenezinde damar endotel hasarı, hiperkoagulabilite ve staz gibi faktörler önemli rol oynamaktadır. VTE geçiren hastaların çoğunda bu faktörleri tetikleyen genetik ve çevresel etkenler bulunmaktadır. Bu etkenler kazanılmış ve kalıtsal olarak sınıflandırılabilir. VTE için kuvvetli risk faktörleri arasında alt ekstremite fraktürü, geçirilmiş VTE, kalp yetmezliği veya atrial fibrilasyon nedeniyle son üç ayda hastaneye yatış gibi durumlar yer almaktadır. Orta derecede etkili risk faktörleri arasında ise majör travma, miyokard infarktüsü, kalça veya diz protezi gibi durumlar bulunmaktadır. Zayıf risk faktörleri arasında ise obezite, gebelik, uzun süre oturmaya bağlı hareketsizlik gibi durumlar yer almaktadır. Kalıtsal trombofili faktörleri arasında ise protein C, S ve antitrombin III eksikliği, Faktör V Leiden mutasyonu ve Faktör II G20210a mutasyonu bulunmaktadır. Antifosfolipid sendromu da VTE'ye yol açabilen bir durumdur. Son yıllarda tanısal yöntemlerdeki gelişmeler ve tedavi seçeneklerindeki ilerlemeler sayesinde PE'ye bağlı mortalite oranlarında düşüş gözlenmiştir.(AI)
Atıf Sayısı :