Bu metinde, gebelik ve solunum yetmezliği arasındaki ilişki incelenmektedir. Gebelik ve doğum sonrası dönemde, akut solunum yetmezliği en sık görülen organ işlev bozukluğudur. Bu durum, tedavi edilmezse hem anne hem de fetus için kötü sonuçlara yol açabilir. Gebelikte solunum yetmezliği, genellikle üçüncü trimester gebelerde ve doğum sonrası dönemdeki kadınlarda nadir görülen bir komplikasyondur. Solunum yetmezliği, astım, pulmoner enfeksiyonlar, pulmoner ödem, pulmoner tromboembolizm, akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS) ve interstisyel akciğer hastalıkları gibi solunum sistemiyle ilgili hastalıklardan kaynaklanabilir. Ayrıca, gebeliğe özgü durumlar da solunum yetmezliğine neden olabilir. Gebelikte ciddi solunum yetmezliği vakalarında, erken doğum riski yüksektir. Bu metinde, gebelikte ve doğum sonrası dönemde solunum sisteminde meydana gelen fizyolojik değişiklikler, solunum yetmezliği belirtileri, tanısı ve tedavisi ele alınmaktadır. Gebelikte solunum sistemindeki fizyolojik değişiklikler, hormonal etkiler, genişleyen uterusun mekanik etkileri ve artan metabolik ihtiyaçlar nedeniyle ortaya çıkar. Bu değişikliklerin normalden sapmalarını anlamak, solunum sıkıntısını gebelikle ilişkili olmayan kardiyopulmoner hastalıklardan ayırt etmek için önemlidir. Ayrıca, kardiyopulmoner rahatsızlıkları olan kadınlarda gebelik ve doğum sonrası dönemde hastalığın kötüleşmesini öngörmek için de önemlidir.(AI)
Atıf Sayısı :