Diyabet, yaklaşık iki bin yıldır bilinen ve hiperglisemi ile karakterize edilen bir sağlık sorunudur. İlk kez 1935 yılında tip I ve tip II diyabet olarak iki farklı türü tanımlanmıştır. Tip I diyabet otoimmün bir hastalık olarak, tip II diyabet ise çevresel faktörlerin kalıtımla etkileşimi sonucunda ortaya çıkan bir hastalık olarak tanımlanır. Diyabet dünya genelinde yaklaşık olarak 400 milyon insanı etkileyen bir metabolik hastalıktır. Ülkemiz ise Avrupa ülkeleri arasında en yüksek diyabet oranına sahip olan ülkelerden biridir. Beslenme gibi çevresel faktörler diyabetin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamaktadır. Aşırı kilo, azalmış fiziksel aktivite ve yaşlanma gibi faktörler tip II diyabetin gelişimine zemin hazırlarken, bu risk faktörlerine sahip olan herkesin diyabet geliştirmemesi dikkat çekicidir. Tip II diyabetin genetik faktörlerle etkileşim içinde olduğu bilinmektedir. Ancak, diyabetin salgın derecesindeki artışı sadece genetik faktörlere bağlı olamaz, çevresel faktörlerin de rolü olduğu düşünülmektedir. Yapılan araştırmalar, çevresel faktörlerin sadece doğum sonrası değil, aynı zamanda anne karnındaki şartları da içerdiğini göstermektedir. İntrauterin dönemdeki çevresel değişiklikler, yani anne adayının gebelik sırasında maruz kaldığı durumlar, gen ifadesini epigenetik olarak değiştirerek tip II diyabet ve diğer kronik hastalıklara yakalanma riskini artırabilir. Epigenetik düzenlemeler, erken yaşam döneminde görülüp hastalıklara neden olan genlerin düzenlenmesinden sorumludur. Bu bölümde, diyabet oluşumundaki epigenetik rol tartışılacaktır.(AI)
Atıf Sayısı :