Bu bölümde, çevresel ve besin maddeleri kaynaklı kimyasal maruziyetin infertilite üzerindeki etkisi incelenmektedir. İnfertilite, düzenli ve korunmasız cinsel ilişkiden sonra 12 ay boyunca hamilelik sağlanamaması olarak tanımlanır. Batı ülkelerindeki çiftlerin %15-25'ini etkileyen infertilite, sağlık, ekonomi ve sosyal hayat üzerinde olumsuz etkileri olan bir sorundur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, nüfus artışıyla birlikte kısırlıktan etkilenen çift sayısı 1990'da 42,0 milyon iken 2010'da 48,5 milyona yükselmiştir. Çevresel kirletici maddeler, toprak ve su ekosistemlerine girebilir ve insanlar, doğal yaşam ve çevre üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Bu maddeler, sentetik veya doğal olarak oluşan herhangi bir kimyasal olabilir. Son zamanlarda artan yeni sentezlenmiş ve ticarileştirilmiş kimyasalların çevreye salınması, üreme sağlığı konusunda endişeleri beraberinde getirmiştir. Plastikleştiriciler, böcek ilaçları, benzin katkı maddeleri, florlu bileşikler, nanomateryaller, antibiyotik ilaçlar, koku verici maddeler, güneş koruyucu ajanlar, antimikrobiyal temizlik maddeleri ve yardımcıları gibi çeşitli endüstriyel, tarımsal ve ev kimyasalları üreme sağlığı için kaygı uyandıran maddelerdir. Tarımda ve diğer endüstrilerde kullanılan kimyasallara maruz kalmak, üreme sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, üreme sağlığını etkileyen kimyasallar ve maruziyet düzeyleri hakkında daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.(AI)