Antimalaryal tedavi, dermatozlar için kullanılan bir tedavi yöntemidir. Antimalaryal ilaçlar uzun zamandır bilinmektedir. İlk olarak, doğal bir antimalaryal olan kinin keşfedilmiştir. Güney Amerika'daki kinin ağacının kabuğundan elde edilir. Sağlıklı kişileri sıtmaya karşı korumak için kullanılmıştır. 1894 yılında, Payne antimalaryal ilaçların lupus eritematozus hastaları üzerindeki faydalı etkilerini gösterdi. Daha sonra, kinakrin (1930'da), klorokin (1934'te) ve hidroksiklorokin (1955'te) gibi sentetik antimalaryaller üretildi. Page, bu hastalara kinakrin (QC) ile başarılı bir şekilde tedavi uyguladı, ancak bu hastalar kinin tedavisine yanıtsızdı. Ancak daha sonra klorokin (CQ) ve hidroksiklorokin (HCQ), deri lupusu tedavisi için en uygun ilaçlar haline geldi. Çünkü diğer antimalaryallere göre daha iyi tolere edilir ve lupus hastalarında daha etkilidir. Antimalaryal ilaçların dermatolojideki kullanımı sadece lupusla sınırlı değildir; çeşitli deri hastalıklarında da kullanılırlar.CQ ve HCQ gastrointestinal sistemde %90 ila %100 oranında emilir. 4-6 hafta sonra stabil plazma seviyelerine ulaşırlar. CQ plazma proteinlerine bağlanır ve bu proteinler karaciğer, böbrekler, dalak, akciğerler, kan hücreleri gibi dokularda birikir. Öte yandan, melanin içeren bazı dokularda da birikebilir. Bu nedenle, deri ve retina hücrelerinde konsantrasyonları yüksek olabilir. CQ'nun yarı ömrü uzundur. Tedavinin kesilmesinden sonra ciltte yaklaşık 6-7 ay kalabilir. CQ ve HCQ plasentaya geçebilir ve az miktarda sütte bulunabilir.Antimalaryal ilaçların birçok farklı mekanizması vardır. Bu nedenle, hastaların metabolizması üzerinde çok çeşitli etkilere sahiptirler. Bazıları antiinflamatuar, immünomodülatör, antiproliferatif ve fotokoruyucu etkilere sahiptir. Antimalaryaller plazma membranına kolayca geçebilir ve asidik veziküllere girerek orada birikmeye başlarlar (özellikle lizozomlarda). Lizozomların pH'ı arttığında, antijenlerin T-lenfositlere sunumu bozulur. Bu yol üzerinde sitokinlerin salınımı engellenir ve antiinflamatuar bir etki ortaya çıkar.Öte yandan, benzer bir mekanizma üzerinde; lizozomlardaki pH arttığında, eksojen peptitler otoantijen peptitlerinden daha fazla MHC moleküllerine bağlanma eğilimi gösterir. Bu nedenle, antimalaryaller immunosupresyon oluşturmadan immünomodülatör olarak rol oynayabilirler. Antimalaryallerin diğer mekanizması tabloda açıklanmıştır.Sonuç olarak, antimalaryal ilaçlar dermatozlar için etkili bir tedavi seçeneğidir. Lupus eritematozus hastalarında özellikle etkilidirler, ancak diğer deri hastalıklarında da kullanılabilirler. Bu ilaçların mekanizmaları çeşitli etkileri içerir ve hastaların metabolizmasını farklı şekillerde etkileyebilir.(AI)
Atıf Sayısı :