Bu makalede, şizofreni hastalığıyla beslenme ve diyet yönetimi arasındaki ilişki incelenmektedir. Şizofreni, toplumun %1'inde görülen ve işlevsellikte bozulmaya neden olan bir ruhsal rahatsızlıktır. Genetik yatkınlığın yanı sıra beslenme, mikrobiyota-bağırsak-beyin ekseni, immün sistem ve oksidatif stres gibi çevresel faktörlerin de şizofreni gelişiminde rol oynadığı düşünülmektedir. Beslenme, bu faktörler arasında en önemli değiştirilebilir faktördür ve beslenme ile patogenez arasındaki ilişkinin anlaşılması, gelecekteki tedavi müdahaleleri için önemli olabilir. Şizofreni, halüsünasyonlar, sanrılar, negatif belirtiler ve kognitif bozukluklar gibi belirtiler içeren kronik seyirli bir hastalıktır. Şizofreninin nörogelişimsel bir bozukluk olduğu düşünülmektedir. Dopamin eksikliği, NMDA reseptörü aracılı nörotransmisyon bozukluğu, oksidatif stres ve atipik immün reaksiyonlar gibi fizyolojik mekanizmaların şizofreni patomekanizmasında rol oynayabileceği düşünülmektedir. Kötü beslenme, psikiyatrik bozuklukların başlangıcında ve devamında etkili olabilir. Akdeniz diyeti gibi beslenme modelleri zihinsel sağlık bozukluklarına karşı koruyucu olabilirken, Batı diyeti gibi beslenme modelleri zihinsel bozukluk riskini artırabilir. İşlenmiş gıdalar ve bileşenleri davranış bağımlılığını tetikleyebilir ve gıda bağımlılığı beyin-ödül sistemiyle ilişkilidir. Dopaminerjik disfonksiyonun şizofreni patofizyolojisinde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Bu nedenle, şizofreni hastalarının günlük diyetlerinin düzenlenmesi ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarının teşvik edilmesi önemlidir.(AI)
Atıf Sayısı :