Periodontal hastalık, periodontal doku yıkımı ve bağ dokusu bağlantı kaybı ile karakterize edilen çok faktörlü ve karmaşık bir hastalıktır. Periodontal tedavinin amacı, mevcut inflamatuar süreci ortadan kaldırarak periodontal hastalığın ilerlemesini önlemek ve hasarlı periodontal dokuları yeniden oluşturmaktır. Periodontal rejenerasyon, yapışma, göç, proliferasyon ve farklılaşma gibi biyolojik olayları içeren zor bir süreçtir. Periodontal rejeneratif prosedürler, kemik greftleri, yönlendirilmiş doku rejenerasyonu, yumuşak doku greftleri ve bu prosedürlerin kombinasyonlarını içerir. Otojenik greftlerin yanı sıra, allograftlar, xenograftlar veya sentetik olarak üretilen alloplastik kökenli greftler gibi farklı biyomalzemeler periodontal doku rejenerasyonunda kullanılmaktadır. Bununla birlikte, periodontal intra-kemik defektler tedavisinde altın standart olarak kabul edilen tek bir malzeme bulunmamaktadır. Bu biyomalzemelerin çoğunun farklı yönlerde umut verici olmasına rağmen, hepsi yabancı cisim reaksiyonuna neden olabilir. Şimdiye kadar genel olarak kabul edilen fikir, rejeneratif periodontal tedavilerin sadece bazı doku hacmini geri kazanabileceği ve tam periodontal rejenerasyon için sınırlı başarı gösterdiğidir. Bununla birlikte, son zamanlarda gerçek periodontal rejenerasyonun sadece periodontal ligament değil aynı zamanda alveolar kemik, sement, epitelyum ve bağ dokusunu da içerdiği anlaşılmıştır. Tüm bu nedenler bizi, otojen kan kaynaklı yeni biyomalzemelere dayanan yeni prosedürler aramaya yönlendirmiştir. Yara iyileşmesi, birçok hücresel olayın aynı anda meydana geldiği ve hasarlı dokuların onarımını veya rejenerasyonunu sağlayan çok faktörlü bir biyolojik süreçtir. İyileşme süreci, hemostaz, inflamasyon, proliferasyon ve remodelleme olmak üzere 4 fazı içerir. Bu dört yön, başarılı rejenerasyon için önemli bileşenler olarak tanımlanmıştır ve her fazda çeşitli hücre tipleri yer alır. Bu aşamalardaki en önemli faktörlerden biri, fibrin pıhtısı oluşumu yoluyla homeostazın temel düzenleyicileri olduğu kanıtlanan trombositlerdir. Yara iyileşme sürecinde bozulan vaskülarizasyon, sitokinler aracılığıyla moleküler sinyallerle doku içine trombosit agregasyonu, fibrin oluşumu ve büyüme faktörlerinin serbest bırakılmasına yol açar. Trombositlerde bulunan önemli büyüme faktörleri vasküler endotel büyüme faktörü (VEGF), dönüştürücü büyüme faktörβ-1 (TGFβ-1) ve trombosit kökenli büyüme faktörü AB (PDGF-AB) olarak bilinir. Ayrıca, fibrin, fibrin matriksinin oluşumunda önemli bir rol oynar ve hücre migrasyonunu ve doku rejenerasyonunu destekler. Bu nedenle, trombositler ve fibrin, periodontal rejenerasyon için umut verici bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir.(AI)
Atıf Sayısı :