Kafa yaralanması ve buna bağlı nörolojik sorunlar, gelişmiş ülkelerde yaygın bir sorundur. Bu durum, akut serebral ödem ve intrakraniyal basıncın artmasıyla ilişkilidir. Kafa yaralanması genellikle travmatik nedenlerle ortaya çıkar, ancak cerrahi ve tıbbi problemler de benzer etkilere neden olabilir. Kafatası sert olduğu için intrakraniyal hacimdeki artış, intrakraniyal basınçta artışa neden olur. Bu artış, beyin kan akışını azaltarak serebral hipoksiye yol açabilir. Kafa yaralanmasının yönetimi genellikle intrakraniyal basıncı kontrol etmeye odaklanır. Mekanik ventilasyon, nörojenik pulmoner ödem, ventilatör ayarları, izlem ve ventilatörden ayırma gibi konular bu yönetimin bir parçasıdır. İntrakraniyal basınç ile intrakraniyal hacim arasındaki ilişki serebral kompliyans eğrisi ile tanımlanır. Normalde, intrakraniyal hacimdeki küçük artışlar tolere edilebilirken, daha büyük artışlar intrakraniyal basınçta büyük bir artışa neden olur. Serebral perfüzyon basıncı, ortalama arter basıncı ile intrakraniyal basınç arasındaki fark olarak tanımlanır. Hedef CPP, 50 ila 70 mmHg arasındadır ve 50 mmHg'nin altına düşmemelidir. CPP'yi azaltan tedaviler MAP'yi azaltırken, ICP'yi düşüren tedaviler CPP'yi artırır.(AI)
Atıf Sayısı :