Adölesanların Endokrin Sorunları

Yazar: Merve Koyun
Yayın Yılı: 2021
Sayfa Sayısı: 355-370
Kitap Dili : Türkçe

Anahtar Kelimeler


Bu makalede, adölesanların endokrin sorunlarından biri olan adet düzensizliği ele alınmaktadır. Adölesanlık dönemindeki gençlerde, hipotalamus-hipofiz-gonad aks hormonlarının salgılanmasındaki değişiklikler nedeniyle somatik ve fizyolojik gelişmeler gözlenmektedir. Bu hormonların kontrolündeki değişiklikler, üreme organlarının gelişmesini, sekonder seks karakterlerinin oluşmasını, psikolojik gelişimi ve olgunlaşmayı etkilemektedir. Adet düzensizliği ise bu süreçte önemli bir rol oynamaktadır.Normal adet döngüsü, hipotalamus-hipofiz-gonadal aks ve endojen hormonlar arasındaki dengeye bağlı olarak değişim gösterir. Menstrüel siklus adı verilen bu döngü, cinsel hormonların aylık düzenli değişikliklerine bağlı olarak overler ve seksüel organlarda değişimlere neden olur. Menarş adı verilen ilk adetin görüldüğü olay, genellikle telarştan sonra, yaklaşık olarak 12.6 yaşında ortaya çıkar. Menstrual yaşamın başlangıcı genellikle anovulatuar sikluslarla karakterizedir. Bu durumda, overler östrojen seviyesini yükseltmeye devam eder ve endometriyum proliferatif fazda kalır, bu da düzensiz adet kanamalarına neden olabilir. Anovulatuar kanamalar genellikle ağrısızdır ve 2-5 yıl sürebilir. Ovulasyon gerçekleştiğinde ise menstrual siklus düzenli hale gelir ve adet kanamaları progesteron çekilmesine bağlı olarak ortaya çıkar.Adet düzensizlikleri, adölesan dönemde özellikle menarştan sonraki ilk 2-3 yıl boyunca sık görülen sorunlardır. Bu sorunlar arasında amenore (adet kanamasının olmaması) ve disfonksiyonel uterus kanamaları yer almaktadır. Amenore, primer ve sekonder olmak üzere iki şekilde görülebilir. Primer amenore, adölesanın 16 yaşına gelmesine ve meme gelişiminin başlamasından sonra 3-4 yıl boyunca adet kanamasının olmaması durumudur. Sekonder amenore ise düzenli adet kanamasının 3 siklus veya 6 ay boyunca durmasıdır.Amenoreye neden olan durumlar genellikle hipotalamus-hipofiz-gonadal aks veya genital anormalliklerle ilişkilidir. Hipogonadotropik hipogonadizm, hipotalamus-hipofizin gonad dokusunu yeterince uyaramaması sonucu ortaya çıkar. Hipergonadotropik hipogonadizm ise gonadotropin salgılanmasının yeterli olmasına rağmen östrojen ve progesteron salgılanmasının yetersiz olduğu durumlarda görülür. Ögonadotropik ögonadizm ise normal pubertal gelişim gösteren primer amenore hastalarında anatomik kaynaklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar.Sonuç olarak, adölesanlarda adet düzensizlikleri sık görülen bir sorundur ve çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Erken tanı ve tedavi için bu sorunların değerlendirilmesi önemlidir.(AI)

Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.

Atıf Sayısı :