Bu metinde, suda boğulma olaylarına ilişkin bilgiler verilmektedir. Ülkemizde sıcak mevsimlerin uzun olması, düşük sosyoekonomik düzey, kötü yapılaşma ve bilinçsiz tatil yapma anlayışı gibi faktörler, insanları güvenlik önlemleri alınmayan yerlerde suya girme davranışlarına yönlendirmektedir. Denetimsiz olarak kullanılan sahil bölgeleri ve su kaynakları, boğulma riskini artırmaktadır. Yüzme bilmeyen, uygun yüzme kıyafetleri olmadan, sağlık sorunları olan veya alkol ve ilaç kullanan kişilerin suya girmesi de boğulma riskini artırmaktadır. Ayrıca barajlar, göletler, sulama kanalları ve sulama havuzları gibi su kaynakları da boğulmalara neden olabilmektedir. Kötü yapılaşma, altyapı yetersizliği, yerleşim yerlerinin dere yataklarına yapılması ve sel suları gibi faktörler de boğulma vakalarının sıkça yaşanmasına neden olmaktadır. Ülkemizin mülteci göç yollarından biri olması nedeniyle denizlerde meydana gelen kazalar da birçok insanın boğulmasına sebep olmaktadır. Boğulma olaylarının azaltılması ve ölümlerin önlenmesi için multisektörel yaklaşım çerçevesinde önlemler alınması gerekmektedir. Ayrıca, temel düzeyde su kurtarma ve ilk yardım bilgisine sahip yetişkinlerin yanı sıra okul öncesi çocuklara da temel yüzme becerilerinin kazandırılması önemlidir. Boğulma, bir kişinin suya dalmaya bağlı olarak asfiksi sonucu ölüm ya da ölüm tehlikesi durumudur. Boğulma olayları, olayın meydana geldiği andan itibaren süresi ve sonucuna göre ikiye ayrılır. 24 saat içinde asfiksiye bağlı olarak gelişen ölüm durumu \"boğulma\" olarak adlandırılırken, bu süre içinde yaşamını sürdüren kişiler ise \"boğulayazma\" olarak tanımlanır. Olaydan 24 saat sonra akciğerlerde kalan deniz suyu veya kirli su nedeniyle gelişen pulmoner hasar ise sekonder boğulma olarak adlandırılır. Ancak, boğulmanın tanımlanmasında olayın sonucunda mortalitenin olması veya olmaması önemlidir.(AI)