Görme ve işitme yetersizliği olan çocuklar dünya genelinde önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Tahminlere göre dünya genelinde 19 milyon çocuk görme yetersizliği yaşarken, 62 milyon çocuk ise işitme engelli olarak kabul edilmektedir. Özellikle az gelişmiş ülkelerde yaşayan veya etnik azınlıklara mensup olan çocukların birçoğu, engellenebilecek, erken teşhis edilebilecek ve düzeltilebilecek durumlar nedeniyle görme veya işitme engelli olmaktadır. Görme veya işitme yetersizliği tek başına psikiyatrik bozukluklara yol açmasa da, çocukların beş duyusuyla öğrendikleri göz önüne alındığında, bir duyunun yetersizliği veya yokluğu çocuğun gelişimini olumsuz etkileyebilir. Görme engelli çocukların yarısından fazlasında, işitme engelli çocukların ise yaklaşık %40'ında bilişsel bozukluklar, motor defisitler, diğer duyusal yetersizlikler ve otizm gibi başka bozukluklar da eşlik etmektedir. Bu eşlik eden bozukluklar çocuğun eğitim almasını zorlaştırmakta ve psikopatolojilerin ortaya çıkma riskini artırmaktadır. Görme yetersizliği olan çocukların sınıflandırılması etiyolojiye, tutuluma ve görme kaybının derecesine göre yapılmaktadır. Çocukluk çağı görme kayıplarının sıklığı ülkeler arasında farklılık göstermektedir. Türkiye'de ise 0-9 yaş arası çocukların %0,33'ü, 10-19 yaş arası çocukların ise %0,36'sı görme engelli olarak kabul edilmektedir. Görme yetersizliği olan çocuklar, bebeklik çağında öğrenmenin büyük bir kısmının görme temelli olduğu için gelişimlerini olumsuz etkileyebilir. Bu çocuklar, çevrelerini incelemek ve keşfetmek konusunda daha isteksiz olabilir, motor gelişimde gecikmeler yaşayabilir ve dil gelişimi ile sosyal etkileşimde güçlükler yaşayabilirler.(AI)
Atıf Sayısı :