Endometriozis, kadın üreme döneminde görülen bir hastalıktır ve üreme çağındaki kadınların yaklaşık %10'unda görülmektedir. Bu nedenle, ülkemizde yaklaşık iki milyon endometriozisli kadın olduğu tahmin edilmektedir. Endometriozisli hastaların bir kısmı asemptomatik olsa da, çoğu infertilite ve ağrı gibi şikayetlerle doktora başvurmaktadır. Endometriozis, retrograd menstrüasyon teorisi gibi farklı teorilerle açıklanmaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, endometriozis patogenezinde immunolojik faktörlerin önemli olduğunu göstermektedir. Retrograd menstrüasyonla pelvik kaviteye ulaşan endometrial hücreler, bazı hastalarda temizlenemeyerek abdominal kaviteye implante olur ve hastalığın gelişimine katkıda bulunur. Normal süreçte ise pelvik kaviteye dökülen endometrial hücreler, antijen olarak kabul edilir ve lokal immün cevap oluşur. Bu süreçte makrofaj gibi bazı hücreler, endometrial hücreleri T hücrelerine sunar ve sitotoksik T hücreleri hedef hücreleri öldürür veya T helper hücreler sitokinler salgılayarak hücre ölümüne neden olur. Ayrıca, çevresel faktörlerin de endometriozis oluşum mekanizmalarını etkileyebileceği bilinmektedir. Örneğin, omega-3 yağ asidi tüketimi endometriozis riskini azaltırken, trans-doymamış yağ tüketimi yüksek olan kadınlarda riskin arttığı gözlemlenmiştir. Ayrıca, beta-karotenin endometrial dokunun büyümesini inhibe ettiği ve aşırı alkol tüketiminin endometriozis semptomlarını alevlendirdiği öne sürülmektedir. Bu nedenle, çevresel faktörlerin endometriozis üzerindeki etkileri önemli bir araştırma konusudur.(AI)
Atıf Sayısı :