Hamilelik sırasında ortaya çıkan yaygın akciğer hastalıkları arasında dispne (nefes darlığı) yer almaktadır. Sağlıklı hamile kadınların %70'inde nefes darlığı rapor edilmektedir. Bu durum, artan karın büyüklüğü ve progesteronun solunum merkezini uyarıcı etkisi gibi fizyolojik değişikliklerle açıklanabilir. Üçüncü trimesterde, çoğu hamile kadın egzersiz toleransında azalma şikayetiyle başvurur, bu da altta yatan hastalıktan ayırt etmeyi zorlaştırır. Ayırıcı tanıda pulmoner emboli, pnömoni, astım, anemi, pre-eklampsi ve kardiyak nedenler göz önünde bulundurulmalıdır.Bronşiyal astım, genç kadınlarda sık görülen en yaygın solunum yolu hastalığıdır ve hamilelik sırasında da sıkça görülür. Astımın hamilelik sırasındaki insidansı %3-8'dir ve bu oranın arttığı görülmektedir. Global Astım Girişimi (GINA) kılavuzu, hamile kadınlar için aynı tıbbi tedaviyi önermektedir. Ancak, astım hastaları üç ayda bir kontrol edilirken, hamile astım hastaları aylık olarak değerlendirilmelidir.Hamilelik, astımın seyrini etkileyen biyokimyasal, fizyolojik ve immünolojik değişikliklere neden olur. Hamilelik sonucunda artan PGF2α, progesteron seviyeleri ve aktive olan kemokin yolları ile artan monosit nötrofil seviyeleri astım kontrolünün kötüleşmesine neden olur. Son çalışmalar, fetal cinsiyetin etkili bir risk faktörü olduğunu göstermektedir. Eğer fetus dişi ise, annenin astım kontrolü daha kötü olur ve ilaç ihtiyacı daha fazla olur. Plasental fonksiyonun cinsiyete bağlı farklılık göstermesi nedeniyle bu farklılıkların ortaya çıktığı hipotezlerden biridir. Aksi takdirde, testosteron beta-2 adrenerjik rahatlama sağlar, böylece düz kas hava yolu genişlemesi meydana gelir.Astımın kontrolsüz olması, hamilelik sırasında hipoksiye bağlı yan etkilere neden olur. Kontrolsüz astım, anne ve fetus için riskleri artırır. Özellikle SGA (Gestasyonel Yaşa Göre Küçük), LBW (Düşük Doğum Ağırlığı), yarık dudak, yarık damak, prematüre doğum, pre-eklampsi, sezaryen doğum, gestasyonel hipertansiyon ve diyabet, prenatal kanama (ablatio plasenta, plasenta previa), membranların erken yırtılması gibi riskler beklenir.Tedavi, hastaların eğitimi, farmakolojik tedavi kadar önemli bir parçasıdır. Özellikle hamile kadınlar, tedavi edilmemiş astım atağı riskleri ve ilaçların güvenliği konusunda bilgilendirilmelidir. Hastalar tetikleyici faktörlerden ve sigaradan kaçınmalıdır. Ayrıca, yazılı bir astım eylem planı ve inhaler kullanım tekniklerinin eğitimi tedaviye uyumu artırabilir. Astımın değerlendirilmesi, akciğer fonksiyon testi, fraksiyonel solunan nitrik oksit (FeNO) ölçümü, Astım kontrol testi (ACT) skorlarını içerir. FeNO, hava yolu iltihabının göstergesidir. Son çalışmalara göre, FeNO tarafından yönlendirilen astım tedavisi, alevlenme oranlarını azaltır, böylece anne yaşam kalitesi iyileşir.GINA kılavuzları, hamilelik sırasında kontrolsüz astım ve akut alevlenmelerin, astım ilaçlarının kullanımıyla ilişkili risklerden daha tehlikeli olabileceğini belirtmektedir.Beta-2 agonistler: Tüm veriler, beta-2 agonistlerin kullanımının güvenliğini desteklemektedir. Kısa etkili/uzun etkili beta-2 agonistler (SABA/LABA) kullanımı ile major konjenital anomaliler arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır. Bununla birlikte, Ulusal Astım Eğitim ve Önleme Programı (NAEPP), daha fazla veriye sahip olduğu için salbutamolü bir SABA olarak önermektedir. Ayrıca, salbutamole benzer güvenlik profiline sahip olan ve daha uzun süredir mevcut olan salmeterol tercih edilebilir. Kılavuzlar, astım tedavisi için beta-2 agonistlerin tek başına kullanımını önermemektedir. Hastalık kontrolünü sürdürmek için LABA'ların ve inhaler kortikosteroidlerin birlikte kullanımı önerilmektedir.(AI)
Atıf Sayısı :