Gebelikte aritmiler, en sık görülen kardiyovasküler komplikasyonlardır. Son yıllarda, gebelik sırasında aritmiden kaynaklanan hastane yatışlarının arttığı gözlenmiş ve bu artışın çoğunlukla atriyal fibrilasyon (AF) ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Ayrıca bu artış, yapısal kalp hastalığı olan kadınlarda gebelik sayısının artmasıyla ilişkilidir. Gebelik sırasında ilk kez ortaya çıkan aritmiler, daha önce kontrol altında olan aritmilerin gebelik döneminde kötüleşebileceği anlamına gelmektedir. Aritmilerin ayırıcı tanısı ve uygun yönetimi, maternal ve fetal sağlık için hayati öneme sahiptir.Anne ve fetusun artan metabolik ihtiyaçlarını karşılamak için gebelik sırasında bazı fizyolojik kardiyovasküler adaptasyonlar meydana gelir. Plazma hacmi ve kalp debisi, baz hattın %40-50'si kadar artar. Kalp debisindeki artış, gebeliğin ilk döneminde inme hacminin artması ve takip eden haftalarda kalp hızının kademeli olarak artmasıyla sağlanır. Kalp hızı, dakikada 10-15 atım artar ve periferik vasküler direnç azalır. Çoklu gebeliklerde, kalp debisindeki artış daha da yüksek olabilir ve baz hattın %60-70 daha yüksek olabilir. Fizyolojik değişiklikler, ikinci trimesterden itibaren zirveye ulaşır ve uterin kasılmalar nedeniyle gelişen ototransfüzyonlarla biraz daha artabilir. Ayrıca, gebelikle ilişkili nörohormonal değişiklikler, ağrı ve doğum sırasında yaşanan anksiyete gibi çeşitli faktörler nedeniyle sempatomimetik ton artar.Kalp miyositleri, östrojen ve progesteron reseptörleri içerir. Östrojen ve progesteronun kalp miyositleri üzerindeki etkileri net olarak aydınlatılmamış olmasına rağmen, repolarizasyonda rol oynadığı düşünülmektedir. Gebelik sırasında fizyolojik kardiyovasküler adaptasyonlar ve kalp remodellemesi, de novo aritmilerin gelişimi veya mevcut kontrollü aritmilerin kötüleşmesi ile ilişkili olabilir. Atriyal gerilme ve büyüme, atriyal aritmilerin gelişimi için temel oluşturabilir.Bu bölümde, gebelerde sık görülen aritmilere ve klinik yönetimlerine vurgu yapılacaktır.(AI)
Atıf Sayısı :