Yardımcı üreme teknikleri, çocuk sahibi olmak isteyen çiftlere umut veren ve son 36 yılda büyük bir başarı elde eden tıbbi uygulamalardır. Bu teknikler sayesinde dünya genelinde yaklaşık 8 milyon bebek doğmuştur. Ancak bu tekniklerin kullanımıyla birlikte bazı tartışmalara da yol açmaktadır. Yardımcı üreme teknikleri, genetik hastalıkların olmadığı embriyoların seçilmesi gibi faktörlerle annelik ve babalık kavramlarını değiştirebilmektedir. Bunun yanı sıra, bu tür tıbbi uygulamalar kadınların fiziksel ve mental sağlığını olumsuz etkileyebilir ve şiddet ve istismara zemin hazırlayabilir. Bu nedenle, yardımcı üreme tekniklerinin uygulanması sırasında tıbbi ve etik standartlara dikkat edilmesi gerekmektedir. Yardımcı üreme teknikleri, bireysel ve toplumsal olarak yasal ve etik sorunları beraberinde getirmektedir. Gamet ve embriyo bağışı da yardımcı üreme tekniklerinin bir parçasıdır. Ancak bu bağışlarla ilgili olarak kimlik bilgilerinin gizli tutulması ve bağış yapanlara ödeme yapılıp yapılmaması gibi etik tartışmalar yaşanmaktadır. Alıcı ebeveynlerin, donasyonla doğan çocuklarına genetik kökenlerini anlatma sorumluluğu ve çocuğun donör hakkında bilgi alma hakkı gibi konular da tartışılmaktadır. Ülkeler, bağışçı ve alıcı ebeveynlerin mahremiyet çıkarlarını, üreme özgürlüklerini, çocuk haklarını ve en yüksek yararlarını korumak zorundadır. Kimlik bilgilerinin saklanması, aile içi gerginliklere, çocuğun kimlik oluşumuna ve aile iletişiminin bozulmasına neden olabilir. Bu nedenle, yardımcı üreme tekniklerinin uygulanması sırasında etik sorunlara dikkat edilmeli ve tüm tarafların çıkarları gözetilmelidir.(AI)
Atıf Sayısı :