Takımlar ve takım çalışmaları, son yıllarda iş
organizasyonlarının vazgeçilmez unsurları arasında yerini almıştır. Takım;
ortak bir amacı gerçekleştirmek için iş birliği yapan, ortaya çıkan sonucun
(başarı ya da başarısızlık) tamamından tüm üyelerin birlikte sorumlu olduğu bir
insan topluluğu olarak tanımlanabilir (Kozlowski ve Bell, 2013). Takım
çalışması, bireylerin bilgi ve deneyimlerini paylaşarak sorunları daha kolay
çözmelerini sağlar. Bu sayede üyeler birbirinden yeni şeyler öğrenir ve zorlu
işler daha kısa sürede tamamlanabilir. Ancak bazen fikir ayrılıkları veya
iletişim sorunları nedeniyle işler beklenenden uzun sürebilir. Takımlar “kalite
iyileştirme” (Blaga ve Jozsef, 2014), “çapraz fonksiyonel” (Cordero ve ark.,
1998), “kendi kendini yöneten/otonom” (Renkema ve ark., 2018) ve “sanal”
(Siebdrat ve ark., 2009) olarak görev yapabilirler. Her takım türünün kendine
özgü güçlü ve zayıf yönleri bulunmaktadır. Takımların “oluşma”, “çatışma”,
“kural koyma”, “performans” ve “dağılma” olmak üzere beş gelişim aşamasından
geçerek (Tuckman ve Jensen, 1977) görevlerini tamamlayabileceği önerilmiştir.
Takımların başarısını etkileyen birçok faktör vardır. Bunlardan biri, takım
üyelerinin birlikte çalışmaktan ve takıma katkı sağlamaktan hoşlanmasını ifade
eden kolektif çalışma eğilimidir (Driskell ve ark., 2010). Bu özelliğe sahip
olan kişilerden oluşan takımlar, bilgi paylaşımına daha açık olur ve genellikle
daha yüksek performans gösterirler (Hageman ve ark., 2021) Bu özelliği
etkileyen faktörlerden biri toplulukçu değerlerdir (Eby ve Dobbins, 1997).
Takım çalışmasının başarılı olmasında, takım üyeleri arasında ortak bir
zihinsel modelin bulunması çok önemlidir Zihinsel model, bir kişinin bir
sistemi ya da kavramı anlamasına veya yönetmesine yardımcı olabilecek bilgilerin
zihnindeki temsili olarak tanımlanabilir (Mathieu ve ark., 2000). Takım
üyelerinin kullandıkları teknolojiye, yaptıkları göreve, birlikte çalıştıkları
insanlarla kurmaları gereken etkileşime ve onların bireysel özelliklerine
yönelik ortak zihinsel modelleri olduğu durumda takım performansı daha güçlü
hale gelecektir (Cannon-Bowers ve ark., 1993). Ortak zihinsel modellerin
oluşabilmesi için üyelerin zihinsel modellerinin benzer olması, yüksek düzeyde
takım performansı ile sonuçlanabilmesi için de doğru olması son derece
önemlidir (Mathieu ve ark., 2005). Takım üyeleri arasındaki yüzeysel ve derin
farklılıkların takım çalışmasına etkisi, yapılan araştırmalarda detaylı biçimde
incelenmiştir. Başlangıçta üyeler arasında algılanan benzerlik, sürecin ilk aşamalarında
olumlu sonuçlara yol açabilir; fakat zamanla üyeler birbirini daha iyi
tanıdıkça bu farklılıkların etkisi azalabilmektedir (Earley ve Mosakowski
(2000). Yine de birçok çeşitlilik faktörü bir araya geldiğinde üyeler arasında
çatışmaların ortaya çıkma olasılığı yükselmektedir (Bell ve ark. (2018).
Takımın içinde bulunduğu sosyal çevrede çeşitliliğin benimsenmesi, özellikle
yüzeysel farklılıkların olumlu etkisini artırır (Martins ve ark., 2003).
Sorumluluk sahibi ve uyumlu kişilerden oluşan takımların daha iyi performans
gösterdiği saptanmıştır (Peteers ve ark., 2006). Takım üyelerinin bilişsel
kapasitesinin yüksek olması avantaj sağlarken (Edwards ve ark., 2006), çok
farklı bilişsel tarzlara sahip kişilerin birlikte çalışması karar alma ve iş
birliğinde zorluk yaratabileceğinden (Aggarwal ve Woolley, 201) takımlar
oluşturulurken bu hususa özen gösterilmelidir. Duygusal/ilişkisel, görev ve
süreç çatışmaları takım çalışmalarının başarısını etkileyebilecek diğer bir
faktördür (Greer ve Dannals, 2017). Çatışmaların yönetiminde lidere önemli
görevler düşmektedir (Wickramasinghe ve Nandula, 2015). İlişkisel veya duygusal
çatışmaların görev çatışmalarıyla iç içe geçmemesi veya birbirlerini
etkilememesi konusunda dikkatli olunması gereklidir (De Dreu ve Weingart,
2003). Süreç çatışmaları ise adalet algısını etkilediği için, takım
çalışmasının başında dikkatlice ele alınmalıdır (Greer ve Dannals, 2017). Bir
takım liderinin tek tek bireylerden çok takımın bütününe odaklandığını (West,
2012), bu özelliğiyle klasik liderlerden ayrıldığını ve genel olarak takımın
görevlerini başarmasına yardımcı olmak misyonunu üstlendiğini söylemek
mümkündür (Zaccaro ve ark., 2001). Takım liderlerinin göstermesi gereken
davranışlara yönelik yapılan incelemeler bu liderlerin takıma farklı aşamalarda
pek çok fayda sağlayacak işlevi üstlendiğini ortaya çıkarmıştır (Morgeson,
2010). Takım liderliği geleneksel yaklaşıma dayalı tek liderle yürütülebileceği
gibi son zamanlarda görüldüğü üzere paylaşılarak da yürütülebilir. Liderliğin paylaşıldığı
takımlarda, tek bir liderin olduğu takımlardan farklı olarak, takımı
ilgilendiren önemli kararlar birbirleriyle etkileşime giren takım üyelerinin
beraberce oluşturdukları kararlarla verilir (Ensley ve ark., 2003). Paylaşılan
liderliğin takımlarda olumlu veya olumsuz sonuçlarına işaret eden araştırmalar
bulunmaktadır (Carson ve ark., 2007; Chen ve Zhang (2023). Takım çalışmaları
kapsamında literatürde yer alan eksikliklere bakıldığında gelecekteki
araştırmalarda boylamsal çalışmalara ve kültürel karşılaştırmalara daha fazla
ağırlık verilmesi önerilebilir. Zorbalık, istismar gibi olumsuz süreçler, takım
dayanıklılığı, çeşitliliğin yarattığı olumsuzlukların nasıl yönetileceği, sanal
takımlar ve yapay zekânın takım çalışmalarına entegrasyonu araştırmacıların
öncelik verebileceği konu alanları arasında yer alabilir.
Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.
Atıf Sayısı :