Gastroenteroloji pratiğinde
çoğunlukla gözden kaçan ve hastaların takibinde önemli bir morbidite nedeni
olabilen osteoporozun, uzayan yaşam süresi neticesinde sıklığı giderek
artmaktadır. Gastroenterolojik hastalıklardan inflamatuar barsak hastalığı, çölyak
hastalığı, malabsorbsiyon sendromları, kronik karaciğer hastalıkları gibi
klinik durumlarda artmış sıklıkta osteoporoz ve azalmış kemik mineral yoğunluğu
gözlenebilmektedir. Bu durumun kronik inflamasyon, bozulmuş kalsiyum
metabolizması gibi bir çok nedene bağlı olabileceği düşünülmektedir. Bunun
yanında hastalıkların takibinde kullanılan özellikle glukokortikoid gibi
ilaçlara sekonder gelişen osteoporozun yönetimi de klinik takibi gerekli
durumlardandır. Osteoporoz tanısı alan her hastada yaşam tarzı değişiklikleri,
yaşa ve komorbiditelerine uygun yeterli kalsiyum ve D vitamini replasmanı
önerilmeli, tedavi seçimleri hasta bazında bireyselleştirilmelidir. Hastanın
yaşı, kemik kırık riski, frajilite kırığı olup olmaması ve sekonder osteoporoz
nedenlerinin varlığı hasta takibi ve tedavi kararında belirleyici rol
oynamaktadır. Özellikle sekonder osteoporozu olan hastalarda tek başına kemik
mineral yoğunluğu ölçümünün hasta takibinde yetersiz olabileceği konusunda
klinik bilinç oluşturulmalıdır. Osteoporozdan korunma yaklaşımının
yaygınlaştırılması, osteoporoz tanısı alan hastaların etkin tedavisi ile
osteoporoza bağlı gelişebilecek mortalite ve morbiditelerin önüne geçilmesi
temel hedef olarak belirlenmelidir.
Atıf Sayısı :