Biyogüvenlik, biyoterörizm ve agroterörizm kavramları,
küresel anlamda biyolojik risk yönetiminin birbiriyle bağlantılı yönlerini
temsil etmektedir. Biyogüvenlik, özellikle laboratuvar, tarım ve sağlık
hizmetleri ortamlarında patojen mikroorganizmalara ve genetiği değiştirilmiş
organizmalara kasıtsız olarak maruz kalınmasını veya bunların salınmasını
önlemeye yönelik tedbirlerin uygulanmasını ifade ederken; biyoterörizm, insan
nüfusuna zarar vermek veya toplumsal istikrarı bozmak için biyolojik ajanların
kasıtlı olarak kullanılmasını içermektedir. Biyoterörizmin bir alt kategorisi
olan agroterörizm ise mahsullere veya çiftlik hayvanlarına yönelik kasıtlı
saldırılar yoluyla tarım ve gıda sektörünü hedef almakta, böylece gıda
güvensizliğine, ekonomik bozulmaya ve toplumda paniğine yol açmaktadır.
Biyoteknolojiye giderek daha fazla bağımlı hale gelen bir dünyada, biyolojik
tehditlere karşı korunmak her zamankinden daha önemli görülmektedir. Hem kazara
hem de kasıtlı olarak şekillenebilecek bu biyolojik tehditleri anlamak, halk
sağlığını ve ulusal güvenliği korumak için biyogüvenlik düzenlemeleri,
biyogüvenlik protokolleri ve koordineli acil durum hazırlığını içeren entegre
bir yaklaşım ile etkili önleme, gözetim ve müdahale stratejilerini benimsemek
risklerin azaltılmasında mutlak gereklilik arz etmektedir.
Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.
Atıf Sayısı :