Gıda kaybı ve israfı, gıda güvenliğini, sınırlı kaynakların
sürdürülebilir kullanımını ve çevresel dengeyi küresel olarak doğrudan
etkilemektedir. Gıda kaybı özellikle üretim, hasat, işleme ve dağıtım
aşamalarında meydana gelmektedir. Gıda israfı ise daha çok perakende ve
tüketici düzeyinde gerçekleşmektedir. Gıda endüstrisinde yaşanan bu
verimsizlikler, sosyoekonomik eşitsizlikleri de artırmaktadır. Gıdaya erişim
sıkıntısı yaşayan tüketici toplulukları yanında tüketilebilir ürünlerin
verimsizliği çelişkisi önemli bir etik ve toplumsal soruna dönüşmektedir.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde yapısal eksiklikler ve teknolojik
yetersizlikler, gelişmiş ülkelerde ise tüketim alışkanlıkları bu sorunun farklı
boyutlarda şekillenmesine neden olmaktadır. Gıda kaybı ve israfının azaltılması
tüm tedarik zincirinde kapsamlı bir yaklaşımla dönüşümü gerektirmektedir.
Tarımsal üretim süreçlerinin iyileştirilmesi, soğuk zincir altyapısının
güçlendirilmesi, bilinçli tüketim alışkanlıklarının teşvik edilmesi ve gıda
bağış sistemlerinin desteklenmesi bu dönüşümün temel unsurları arasında yer
almaktadır. Ayrıca dijital teknolojiler ve yenilikçi uygulamalar,
verimsizlikleri önlemeye yönelik etkili araçlar sunmaktadır. Bu bağlamda,
sürdürülebilir gıda sistemlerinin oluşturulması için gıda kaybı ve israfının
önlenmesi yalnızca bir tercih değil, zorunlu bir strateji olarak
değerlendirilmelidir. Kamu politikaları, özel sektör girişimleri ve bireysel
sorumlulukların birlikte ele alınması, bu çok boyutlu sorunun çözümünde oldukça
önem arz etmektedir.
Atıf Sayısı :