Atlar,
sindirim sistemi anatomisindeki özgün yapıları nedeniyle toksinlere karşı
oldukça duyarlıdır. Diğer canlılarda zehirlenme durumunda kullanılan kusturucu
ajanlar, atların anatomik kısıtlılıkları (kusma refleksinin olmaması) nedeniyle
uygulanamaz. Bu durum, toksikasyon yönetimini daha karmaşık hale getirir. Atlar,
genellikle besinlerini seçerek tüketmelerine rağmen, bazı toksik bitkilerin
yenmesi sonucu zehirlenme vakaları görülebilir. Bunun yanı sıra, endüstriyel
tesislerin yakınında bulunan arazilerde yetişen otlar veya suya karışan ağır
metaller, atlarda akut veya kronik toksikasyona yol açabilir. Atların tatlı
besinlere olan ilgisi de bilinçsizce verilen çikolata gibi maddelerin sindirim
sisteminde enzimatik faaliyetler sonucu toksik kimyasallara dönüşmesiyle
zehirlenmelere neden olabilir. Ayrıca, yemlerde üreyen mantarların
(mikotoksinler) oluşturduğu toksinler, atlarda sık görülen bir zehirlenme
kaynağıdır. Toksikasyon durumlarında antrenörlere önemli görevler düşmektedir.
Antrenörler, haranın çevresindeki bitki örtüsünü iyi tanımalı ve potansiyel
toksik bitki kaynaklarını ortadan kaldırmalıdır. Yem kaynaklı toksin şüphesi
varsa, yem depolama alanlarının kontrolü ve yem kalitesinin düzenli takibi
esastır. Toksikasyon ile mücadelede ilk adım, hayvanın toksin kaynağından hızla
uzaklaştırılmasıdır. Toksin alımından sonraki ilk 2-3 saat içinde aktif kömür
gibi toksin bağlayıcı ajanlar, gastrointestinal sistemden emilimi azaltmak
amacıyla kullanılabilir. Toksinlerin kana karışması durumunda, kan perfüzyonunu
artıracak sıvı tedavileri uygulanarak toksik bileşenlerin seyreltilmesi ve
karaciğer ile böbrekler üzerindeki toksik yükün hafifletilmesi hedeflenir.
Spesifik bir antidot mevcutsa, en kısa sürede uygulanmalıdır. Koruyucu önlem
olarak, yemlere toksin bağlayıcı katkı maddeleri ilave edilebilir. Atın
çevresel faktörlerinin ve beslenme düzeninin detaylı analizi, zehirlenme
vakalarının önlenmesinde ve etkin yönetiminde kritik rol oynamaktadır.
Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.
Atıf Sayısı :