Çevre okuryazarlığı, bireylerin biyofiziksel ve
toplumsal çevreye ilişkin bilgi, kavram ve becerilerini geliştirmelerini, bu
kazanımları gözlemlenebilir davranışlara dönüştürmelerini ve gelecek kuşaklara
karşı sorumluluk bilinci edinmelerini hedefleyen çok yönlü bir yeterlilik
alanıdır. Bu çalışmada, çevre eğitimiyle temelleri atılan ve zamanla
sürdürülebilir kalkınma paradigması doğrultusunda dönüşüm geçiren çevre
okuryazarlığı kavramı tarihsel bir perspektifle ele alınmış; kavramın ortaya
çıkışı, gelişim aşamaları ve uluslararası politika belgeleriyle kurumsallaşma
süreci incelenerek, çevre okuryazarlığının günümüzdeki çok boyutlu yapısı
ortaya konmaya çalışılmıştır. Çalışmada çevre okuryazarlığı konusu beş ayrı
dönem kapsamında incelenmiştir. 1948-1971 yılları arasındaki ilk dönemde,
çevresel sorunlara ilişkin uluslararası farkındalık gelişmeye ve çevre eğitimi
ilk kez tartışılmaya başlamıştır. Stockholm Konferansı ile başlayan ve
kurumsallaşma süreci olarak tanımlanan ikinci dönemde çevre eğitimi, Belgrad ve
Tiflis Bildirgeleri gibi resmi politika belgelerinde yer almış; 1987 yılından
itibaren ise sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde bütüncül perspektifle ele
alınır hale gelmiştir. Ortak Geleceğimiz Raporu ve Rio Konferansı bu sürecin
temel dönüm noktalarını oluşturmuştur. 2000’li yıllardan itibaren
sürdürülebilir kalkınma için eğitimin yaygınlaştırılmasına yönelik uluslararası
strateji belgeleri ve uygulama planları ortaya konmuş; çevre okuryazarlığının
eğitim süreçlerinin her düzeyine entegre edilmesi hedeflenmiştir. 2015 yılından
sonraki süreçte ise 2030- Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda,
çevre okuryazarlığı disiplinlerarası bir yapıya kavuşmuştur. İklim değişikliği,
biyoçeşitlilik, ekolojik ayak izi, karbon salımı gibi güncel çevresel konularla
ilişkilendirilmiş ve medya okuryazarlığı, dijital çevre okuryazarlığı gibi yeni
boyutlarla bütünleştirilmiştir. Ayrıca çevre okuryazarlığı ile
sürdürülebilirlik okuryazarlığı arasındaki ilişkinin kavramsal olarak
incelendiği çalışmada, çevre okuryazarlığının sürdürülebilirlik
okuryazarlığının öncülü ve alt bileşeni olduğu vurgulanmış; çevre
okuryazarlığı, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada temel bir araç
olarak değerlendirilmiştir. Çok paydaşlı ve katılımcı yaklaşımların
desteklenmesi, yerel bağlamla ilişkili, öğrenci merkezli ve uygulamalı öğretim
modellerinin yaygınlaştırılması çalışmanın önerileri arasında yer almıştır.
Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.
Atıf Sayısı :