Bu çalışma eğitim programlarının psikolojik
temeller doğrultusunda nasıl şekillendiğini kapsamlı bir biçimde ele
almaktadır. Çalışmanın ilk bölümü öğrenme kuramlarının eğitim programlarına
etkisini incelemektedir. Davranışçı, bilişsel, sosyal öğrenme, yapılandırmacı,
insancıl ve yerinde öğrenme gibi teoriler öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini
açıklamakta, buna uygun öğretim stratejileri önermektedir. Bilişsel gelişim
modelleri (Piaget, Vygotsky, Bruner) öğrencilerin yaş ve gelişim düzeylerine
göre programların nasıl uyarlanması gerektiğini ortaya koymaktadır. İkinci
bölümde motivasyonun öğrenme üzerindeki etkisi ele alınmıştır. Maslow’un
ihtiyaçlar hiyerarşisi ve Deci & Ryan’ın öz-belirleme kuramı doğrultusunda,
içsel ve dışsal motivasyonun öğrenmeyi nasıl etkilediği açıklanmıştır.
Öğrencilerin öğrenmeye ilgisini artıran faktörlerin hem öğretmenler hem de
program geliştiriciler tarafından dikkate alınması gerektiği vurgulanmaktadır. Üçüncü
bölüm duygusal ve sosyal gelişimin öğrenmedeki rolünü tartışmakta,
sosyal-duygusal öğrenme programlarının, öğrencilerin öz farkındalık, ilişki
yönetimi ve karar alma becerilerini geliştirdiği ifade edilmektedir. Pozitif
sınıf iklimi ve empati temelli öğretmen tutumlarının önemi öne çıkarılmıştır. Dördüncü
bölümde ise ölçme ve değerlendirmenin psikolojik temelleri ele alınmış,
geçerlilik, güvenilirlik, bireysel farklılıklar ve geri bildirim mekanizmaları
detaylandırılmıştır. Sonraki bölümlerde teknolojinin eğitimdeki rolü ve dijital
dönüşümün psikolojik yaklaşımlarla desteklenmesi gerektiği açıklanmıştır.
Ayrıca bu bölümde akıllı eğitim programlarından bahsedilmiştir. Akıllı eğitim
programları yapay zekâ, oyunlaştırma ve bireyselleştirilmiş öğrenme ile
şekillenmekte, nöroçeşitlilik ve motivasyon unsurlarıyla
zenginleştirilmektedir. Sonuç olarak psikoloji, eğitim programlarının tasarımı,
uygulanması ve değerlendirilmesinde vazgeçilmez bir rehberdir. Eğitim sadece
bilgi aktaran değil, bireyin potansiyelini açığa çıkaran, duygusal zekâ,
motivasyon ve sosyal becerilerle harmanlanmış bir dönüşüm süreci olarak
görülmelidir.
Atıf Sayısı :