Progesteron (PG), adet döngüsündeki temel rolünün yanı sıra gebeliğin gelişimi ve sürdürülmesinde de son derece önemli bir hormondur. Erken gebelikte yeterli desidüalizasyonun ve implantasyon aşamasının gerçekleşmesi için gereklidir. Ayrıca, PG, annenin ve fetüsün bağışıklık tepkilerini kontrol ederek fetüsün reddedilmesini önleyen bir immün düzenleyici olarak da tanımlanabilir. Bu rolleriyle PG, sağlıklı bir gebeliğin kurulması ve sürdürülmesi için gereken önde gelen hormonlardan biridir.PG, ilk olarak 1929'da Corner ve Allen tarafından korpus luteumdan (CL) izole edilmiş ve gebelikteki önemi vurgulanmıştır. Daha sonra Wenning ve Browne, plasentanın PG sentezi sergilediğini göstermiştir. Başka bir çalışmada, Van Wagenen, PG'nin plasental ve/veya maternal kökenli olduğunu göstermiştir. 1945'te, deuterium-labeled kolesterol verilen hamile kadınların idrarında deuterium-labeled pregnanediol varlığı gösterilerek, maternal kolesterolün plasental PG'nin bir substratı olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmaların ışığında, PG'nin gebelik sürecinde son derece önemli işlevlere sahip olduğu kabul edilmiştir.PG'nin gebelikteki etkileri şunlardır: endometrial tabakanın gebelik için desidüalizasyon ve hazırlık sağlaması, ovulasyonun kontrolü, implantasyon için stabil bir ortamın oluşturulması ve erken gebeliğin sürdürülmesi için miyometrik kasılmaların azaltılması, annenin bağışıklık sisteminde bir düzenleyici olarak fetüsün reddedilmesini önleme, meme bezlerinde bez aktivitesini teşvik etme ve doğumdan sonra laktasyonu sürdürme, gebelik sırasında davranışsal etkileri artırmak için nörolojik aktivite, kemik remodelasyonunu sağlama, östrojen reseptör transkripsiyonunu azaltma, daha zayıf olan estradiolün estron ve estriole dönüşümünü teşvik etme, prostaglandin sentezini inhibe etme.Ayrıca, progesteronun gebeliğin ikinci yarısında uterus kasılmalarını inhibe etmede önemli bir rolü olduğu gösterilmiştir. PG reseptörlerinin sayısının azalması, plazma PG seviyesinde herhangi bir değişiklik olmaksızın term veya preterm doğumun başlamasına yol açar. PG ayrıca fetal membranlarda apoptozu önler ve proinflamatuar süreçleri inhibe ederek erken membran rüptürünü ve preterm doğumu önler. Ayrıca, oksitosin reseptörlerinin ve GAP bağlantılarının sayısını azaltır.PG, implantasyon için gereken nitrik oksit (NO) ekspresyonunu artırarak kan akışını teşvik eder. Bu nedenle, vazodilatasyonu, desidüal oluşumu, endometrial remodelasyonu ve tekrarlayan fonksiyonları düzenler. Literatür, progesteronun oral veya vajinal uygulamasının çeşitli yollarla uterus perfüzyonunu artırdığını göstermektedir. Vajinal PG, spiral arterlerin direncini azaltırken, oral PG perfüzyonu artırarak etki eder.(AI)
Atıf Sayısı :