Antimikrobiyal direnç (AMD), 21. yüzyılın en kritik
küresel sağlık tehditlerinden biri olarak, 2050 yılına kadar 39 milyondan fazla
ölüme neden olma potansiyeli taşımaktadır. Geleneksel antibiyotiklerin
etkinliğindeki progresif azalma ve yeni antimikrobiyal ajanların
geliştirilmesindeki intrinsik zorluklar, alternatif terapötik stratejilerin
acil ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Nanoteknoloji, benzersiz fizikokimyasal özellikleri
ve çoklu etki mekanizmaları vasıtasıyla bu mücadelede transformatif bir
paradigma sunmaktadır. Nanopartiküller, reaktif oksijen türleri (ROS)
indüksiyonu, hücre membranı tahribatı, metal iyon salınımı ve enzimatik
inhibisyon gibi multifaktöriyal mekanizmalar aracılığıyla antimikrobiyal
aktivite göstermektedir. Bu yaklaşım, geleneksel antibiyotiklerin tek hedefli
etki mekanizmalarının aksine, bakteriyel direnç gelişimini minimize etme
potansiyeli taşımaktadır. Nanoteknolojik uygulamalar, çoklu ilaca dirençli
patojenlere karşı etkili tedavi seçenekleri, hedefe yönelik ilaç salım
sistemleri ve biyofilm penetrasyonu gibi kritik avantajlar sağlamaktadır.
Ancak, nanotoksikolojik endişeler, düzenleyici belirsizlikler ve ölçeklenebilir
üretim zorlukları klinik translasyonun önündeki temel engellerdir.
Multidisipliner yaklaşımlar ve sorumlu inovasyon stratejileriyle, nanoteknoloji
AMD’ye karşı mücadelede paradigmatik dönüşüm sağlayabilecek potansiyele
sahiptir.
Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.
Atıf Sayısı :