Endoplazmik Retikulum Stresi Ve Nörodejeneratif Hastalıklardaki Rolü
Anahtar Kelimeler
Endoplazmik
retikulum (ER), hücresel homeostazın sürdürülmesinde kritik işlevlere sahip
özelleşmiş bir organeldir. ER’nin temel fonksiyonları arasında protein sentezi
ve transportu, proteinlerin doğru şekilde katlanması, lipit biyosentezi,
kalsiyum (Ca⁺²) homeostazının düzenlenmesi ve redoks dengesinin korunması yer
almaktadır. ER bütünlüğünün bozulması, yanlış katlanmış veya katlanmamış
proteinlerin birikmesi, Ca⁺² metabolizmasındaki değişiklikler ve redoks
dengesindeki düzensizlikler, hücresel düzeyde ER stresinin ortaya çıkmasına yol
açmaktadır. Bu stres yanıtı, protein kinaz RNA-benzeri ER kinaz (PERK), aktive
edici transkripsiyon faktörü–6 (ATF6) ve inositol gerektiren protein–1 (IRE1)
olmak üzere üç temel sensör aracılığıyla katlanmamış protein yanıtı (UPR)
mekanizmasını başlatarak ER homeostazını yeniden tesis etmeye çalışır. Ancak,
ER stresinin aşırı ve uzun süreli aktivasyonu, hücresel işlevlerin geri
döndürülemez şekilde bozulmasına ve nihayetinde apoptozun indüklenmesine neden
olmaktadır. Yapılan
çalışmalar, ER stresinin Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, diyabet,
kanser, tüberküloz ve sıtma gibi çeşitli hastalıkların patogenezinde önemli bir
rol oynadığını göstermektedir. ER stres yanıtının modülasyonu, hastalığa özgü
koşullara bağlı olarak terapötik bir strateji olarak değerlendirilmektedir. ER
stresinin aktivasyonu bazı hastalıkların tedavisinde faydalı olabilirken,
sürecin inhibe edilmesi diğer hastalıkların tedavisinde yararlı olabilir. ER
stresine ilişkin moleküler mekanizmaların daha derinlemesine anlaşılması, özellikle
nörodejeneratif hastalıkların tedavisine yönelik yeni farmakolojik hedeflerin
geliştirilmesine katkı sağlayabilir.
Atıf Sayısı :