Bu makalede, infertiliteye psikiyatrik bir yaklaşım sunulmaktadır. İnfertilite, düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebeliğin oluşmaması veya sağlıklı bir doğum ile tamamlanamaması durumu olarak tanımlanmaktadır. Dünya genelinde her on çiftten biri infertilite sorunu yaşamaktadır. Türkiye'de ise çocuğu olmayan ve olmayacak evli kadınların oranı 2008 yılında %3,9 iken 2013 yılında %11,2 olarak belirlenmiştir. Infertilite, kadın, erkek veya çift kaynaklı olabilir ve açıklanamayan infertilite oranı da oldukça yüksektir. Infertilite, tarihsel olarak kadının değersizleştirildiği ve damgalanan bir durum olarak görülmüştür. Çocuk sahibi olmak, çiftler için biyolojik, psikolojik, sosyal ve kültürel bir gereksinim haline gelmiştir. Infertilite, ruh sağlığı açısından değerlendirildiğinde, çiftlerin duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için ön tedavi danışmanlığı gibi modeller geliştirilmiştir. Bu danışmanlık, çiftleri tedaviye hazırlamak ve ruh sağlığını korumak için önemli bir rol oynamaktadır. Infertiliteye bağlı stresin, infertiliteye yüklenen anlam ve getirdiği yükümlülükler sonucunda ortaya çıktığı belirtilmektedir. Bu nedenle, infertilite tedavisi sırasında hastaların duygusal ihtiyaçlarının karşılanması önemlidir.(AI)