Küreselleşme, ekonomik, kültürel, politik ve teknolojik
etkileşimler sonucu toplumların ve kültürlerin birbirine bağımlı hale geldiği
bir süreçtir. Marshall McLuhan’ın ‘küresel köy’ tanımına dayandırılmakta olup,
modern toplumsal yaşamın hızla gelişen bağlantılarla şekillendiği bir dünya
düzenini ifade etmektedir. Küreselleşmenin tarihsel kökeni, Batı Avrupa
merkezli ticaret ağlarına ve sömürgecilik dönemine dayansa da 20. yüzyılın
ikinci yarısında özellikle teknolojik gelişmelerle hız kazanmıştır.
Küreselleşme ekonomik, siyasi, kültürel ve teknolojik olmak üzere dört temel
boyutta ele alınabilir. Kültürel küreselleşme, kültürel ürünlerin, fikirlerin
ve değerlerin dünya çapında yayılması anlamına gelmektedir. Küreselleşme,
kültürel kimliklerin dinamik bir şekilde evrilmesine neden olmaktadır. Kültürel
kimlikler hem yerel unsurlarını koruma hem de küresel kültürel etkilerle
yeniden şekillenme süreci içerisindedir. Küreselleşme sürecinde önemli
kavramlardan biri olan glokalleşme, küresel ürünlerin yerel kültürlere adapte
edilmesi sürecini tanımlar. Bu süreçte küresel markalar, ürün ve hizmetlerini
yerel pazarlara uygun hale getirerek kültürel uyumu sağlama çabası
göstermektedir. Küreselleşme karşıtı hareketler, yerel kültürlerin korunması
adına ortaya çıkar. Kültürel direnç, küresel kültürel hegemonya karşısında
yerel kültürel kimliklerin korunmasını amaçlar. Glokalleşme de bu direncin bir
parçası olarak yerel kültürlerin güçlenmesine olanak tanır.
Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.
Atıf Sayısı :