İnsan vücudu dengeye yönelik tehdidi algılama ve düşmeyi
önlemek için yerçekimi kuvvetine karşı koymak üzere kas aktivitesini kullanma yeteneğine
“postüral kontrol” denir. Postüral kontrolün sağlanmasında değişik stratejiler bulunmaktadır.
Bu stratejileri ‘reaktif’ veya ‘prediktif’ ya da her ikisinin kombinasyonu şeklinde
gerçekleşebilmektedir. Postüral kontrol görsel, vestibuler ve somato- sensoriyal girdiler tarafından
sağlanan duyusal bilginin etkili şekilde santral sisteme yönlendirilmesini içermektedir.
Fiziksel yorgunluk, kas liflerinden gelen duyusal afferentlerin azalmasıyla sonuçlanan
tekrarlayan bölgesel yorgunluk veya çok eklemli hareket görevleri içeren genel yorgunluk nedeniyle
kas kuvvetinde egzersize bağlı düşüşler olarak tanımlanmaktadır. Genel yorgunluk oluşturan
egzersizlerin çoğu uzayda tüm vücudun yer değiştirmesine neden olurken (koşma ve yürüme
gibi) bölgesel yorgunluk (örneğin diz ekstansiyonları) tüm vücudun yer değiştirmesi
yerine sadece segmental hareketlerden kaynaklanmaktadır. Fiziksel yorgunluğun,
vücuttaki duyusal proprioseptif ve eksteroseptif bilgileri veya bu bilgilerin bütünleşmesini
etkileyerek kas sisteminin verimliliğini azaltarak kas yorgunluğu oluşturduğu
belirtilmektedir. Zihinsel yorgunluk ise uzun süreli zihinsel faaliyetler sırasında veya sonrasında
ortaya çıkan psikofizyolojik bir durum olarak açıklanmaktadır. Zihinsel yorgunluk sonrası
postüral kontrolde bozulmaların, periferal ve merkezi sistemlerdeki değişikliklerin yanı sıra
propriosepsiyondaki bozulmalardan kaynaklandığını öne sürülmektedir. Sonuç
olarak, yorgunluğun postüral kontrol üzerindeki etkisi, yorgunluğun çok boyutlu ve
karmaşık doğası nedeniyle tek bir süreçle açıklanamayacak kadar geniş bir yelpazede ortaya
çıkmaktadır.
Atıf Sayısı :