Edmund Husserl; matematik, psikoloji
ve pozitif bilimlerle sıkı ilgilenmiş olup fenomenoloji olarak bilinen bir
okulun kurucusu ve çağdaş felsefe alanında da önemli bir
isimdir. Felsefe tarihinde sistematikliği ve yeni bir metod anlayışı ile ön
planda olmuştur. Felsefenin ve yaşamın logosunu anlamak noktasında görünüşler,
gerçekler ve görünüşün arkasındaki gerçekleri anlamaya dair yeni bir felsefe
inşa etme çabası içerisinde olmuştur. Husserl için bilimlerin uğradığı krizler,
bilimlerin özne kaynaklı modern ve postmodern bir etkiyle uğradığı anlaşılma
metodundaki sorunlar, bilimselciliğin sınırları hatta bilimselciliğin ahlakına
yönelik analiz ve eleştiriler fenomenolojik bir tavırdır. Fenomenoloji, görmek,
aydınlatmak, anlam belirlemek, anlam ayrımı yapmak, ilişki kurmak, parçalamak,
indirgeme yapmak kritizelerle kendine özgü felsefi bir yöntemi ifade eder. Husserl, yeni bir felsefe anlayışı kurarak
düşüncelerini sistematikleştirir. Onun için felsefe bilimlerin bilimi
olmalıdır. Öznenin özne ile öznenin nesne ile olan ilişkilerinde objektif bir
dünya algısı, yaşam tecrübesi sunarak rasyonel olana aykırı olmadan düşünce
ufkunun oluşmasına imkân tanır. Pozitif bilimlerin nasıl bir metotla ele
alınmasını inceleyen teorik ve pratik her türlü çabanın analitiğini yapan
Husserl fenomenolojik bir indirgeme ile öze ve şeylerin kendisine dönme
bilincini harekete geçirir. Bilimi ve düşünceyle ilgili her şeyi özellikle
felsefeyi nesnelleştirmekten kurtarma eğilimi görülmektedir. Yaşam
deneyimlerinin, modernitenin çıkmazlarının, kültür dünyasındaki
çözülmezliklerin, tarihsel süreçlerin unutulmuş ya da ihmal edilmiş ruhlarını
çözme gayreti Husserl’in fenomenolojisinin özünü yansıtır.
Atıf Sayısı :