Girişimsel kardiyoloji alanındaki gelişmeler ile invaziv tanı ve tedavi işlemlerinin sayısının ve çeşidinin oldukça artmasına sekonder olarak iyatrojenik komplikasyonlar artmaktadır. İyatrojenik aort diseksiyonu (İAD) da acil müdahale gerektiren ve yüksek morbidite ile seyredebilen ve girişimsel kardiyolojik işlemler yapan hekimlerin tanı ve tedavisinde bilgi ve becerilere hakim olması gereken önemli bir klinik tablodur. İAD etyolojisinde başı çeken işlemler perkütan koroner işlemler olmakla beraber diğer perkütan işlemler ve cerrahiye bağlı olarak da gelişebilmektedir. Dunning ve arkadaşlarının aort köküne retrograd olarak uzanım gösteren koroner arter diseksiyonlarını sınıflamak için öne sürdüğü sınıflama sistemi mevcuttur. Bu sınıflamaya göre; Sınıf I, koroner küspis ile sınırlı bir fokal diseksiyon olarak tanımlanır. Sınıf II ise koroner küspisi de içerir ve çıkan aorta kadar uzanır ancak uzunluğu 40 mm’den azdır. Sınıf III, koroner küspisden çıkan aortaya 40 mm’den daha fazla uzanır. İyatrojenik aort diseksiyonları, semptom ve klinik olarak aort diseksiyonuna benzer klinik semptom ve bulgular ile seyreder. Girişimsel kardiyak işlemlere bağlı gelişen aorto- koroner diseksiyonlarda ilk amaç koroner arterde gerçek lümendeki akımı korumak ve diseksiyonun büyümesinin engellemek için giriş noktasının kapatılması olmalıdır. Özellikle aorto-koroner diseksiyonlarda acil bail-out stentleme hastaların yönetiminde ilk etapta düşünülmedir. Stent işlem ile diseksiyon kapatılamadığında veya hemodinamik olarak instabilite durumlarında ise cerrahi düşünülmelidir.
Atıf Sayısı :