Atriyal septal defekt (ASD), doğuştan gelen bir kalp hastalığıdır ve genellikle atriyal septumun delinmesiyle karakterizedir. Bu makalede, ASD'nin mevcut cerrahi yaklaşımları ve tedavi seçenekleri incelenmiştir. ASD'nin cerrahi olarak kapatılması, ilk kez 1953 yılında John Gibbon tarafından bir pompa oksijenatör kullanılarak başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Başlangıçta, ASD'nin cerrahi kapatılması, kalbin dışından dikilen dikişlerle yapılan riskli bir teknikle gerçekleştirilmekteydi. Ancak cerrahi deneyim arttıkça, ASD'nin cerrahi kapatılması başarıyla gerçekleştirilmeye başlanmıştır. ASD, en yaygın görülen üçüncü doğuştan gelen kalp hastalığıdır ve 100.000 canlı doğumda 56 oranında görülmektedir. Yetişkin doğuştan kalp hastalıklarının %30'u ASD'dir. En yaygın tipi ostium sekundum septal defekttir ve %65-70 oranında görülür. Birçok ASD sporadiktir ve nedeni kesin değildir. Ailevi tipte otozomal dominant kalıtım bildirilmiştir. Kalp septasyonunda önemli bir rol oynayan 14q12 genindeki mutasyonun patogenezden sorumlu olduğu düşünülmektedir. NKX2-5 genindeki mutasyon da ASD ile atrioventriküler blokun patogenezinden sorumlu faktördür. ASD ile genetik bozukluklar arasında Holt-Oram, Ellis van Creveld, Noonan, Down, Budd-Chiari ve Jarcho-Levine sendromları gibi sendromlar arasında bir ilişki vardır. Gebelikte, bazı kimyasal maddelere maruz kalma, fetal alkol sendromu, ilk trimesterde sigara içme ve bazı antidepresan ilaçların kullanımı gibi çeşitli faktörler ASD riskini artırır. Ayrıca, yüksek glisemik indeksli yiyecekler tüketen diyabeti olmayan kadınlarda ve 35 yaşın üzerindeki gebelerde ASD riskinin arttığı bildirilmiştir. ASD, atriyal septumun delinmesiyle oluşur ve tedavi edilmezse kalp yetmezliği ve diğer komplikasyonlara yol açabilir. ASD'nin cerrahi olarak kapatılması, hastaların yaşam kalitesini artırabilir ve komplikasyon riskini azaltabilir.(AI)
Atıf Sayısı :