Teknolojinin gelişmesiyle birlikte üretim-tüketim hızındaki
ivmelenme dünyadaki kaynakların savurganca tüketimine neden olmuştur. Enerji
ihtiyacının büyük bir oranının fosil yakıtları üzerinden sağlanması küresel ısınma ve kirliliğe
neden olarak birçok çevresel sorununun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ayrıca oluşumu
çok uzun yıllar süren fosil yakıtların, geleceğin enerji ihtiyacına cevap veremeyeceği
ortaya konulmuştur. Bu durum sürdürülebilirlik için yeni enerji kaynaklarına başvurulması
durumunu gündeme getirmiştir. Çevresel sorunlar ile mücadelede ulusal ve uluslararası
birçok çalışma yapılarak inşaat sektörünün doğal kaynakların tüketiminde ve küresel
ısınmanın yaşanmasında baş aktörlerden biri olduğu ispatlanmıştır. Bu süreçten sonra yapı
endüstrisi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirerek sürdürülebilir teknolojileri araştırmaya ve
uygulamaya başlamıştır. Çalışmanın amacı küresel ısınma ve iklim krizi gibi çevresel
sorunlar ile mücadelede yapı sektörünün sürdürülebilir yapım sistemlerini benimseyerek
ciddi boyutta başarı elde edebileceğini ortaya koymaktır. Çalışma kapsamında öncelikle
sürdürülebilir kalkınma kavramı çevresel, sosyal ve ekonomik boyutuyla ele
alınmıştır. Daha sonrasında sürdürülebilir yapı tasarımı etkin kaynak yönetimi,
yapılarda yaşam döngüsü tasarımı ve biyolojik yapı tasarımı olarak geçen üç ana ilke üzerinden
irdelenmiştir. Bu üç ilke kapsamında hangi stratejilerin ve yöntemlerin
kullanılabileceği ortaya konmuştur. Son olarak ise Dünya Yeşil Bina Konseyine üyeliği olan ülkelerce kabul
gören sürdürülebilir sertifikasyon sistemleri incelenmiştir. Sonuç olarak yapı
sektörünün enerjiyi, suyu, malzemeyi ve doğal alanları etkin kullanarak, sürdürülebilir yapı
yaşam döngüsü modelini benimseyerek ve biyolojik yapı tasarımının gözeterek sürdürülebilir
kalkınma adına ciddi katkılar sağlayacağı ortaya konmuştur.
Atıf Sayısı :