Bu bölümde, üst sulcus tümörleri üzerine yapılan cerrahi işlemler hakkında bilgi verilmektedir. Üst sulcus tümörleri, küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinin %5-8'ini oluşturmaktadır. Bu tümörler genellikle geç tanı konulduğu için cerrahi müdahaleye uygun olmadığı düşünülmekteydi. Ancak, son yıllarda çoklu tedavi yöntemlerindeki ilerlemeler sonucunda sonuçlar iyileştirilmiştir.Bu tür tümörlerin en yaygın belirtisi ağrıdır. Omuz ve dirsek ağrısı, birinci kaburganın invazyonu ve brakiyal pleksusun alt dallarının etkilenmesi nedeniyle özellikle sık görülür. Ağrı, T1 ve C8 sinir köklerinin, parietal plevra ve birinci kaburganın malign invazyonu sonucunda ortaya çıkar. Ulnar sinirin yolunda ağrı, T1 sinir invazyonunu düşündürürken, elin içsel kaslarında zayıflık, C8 veya daha alt düzeyde sinir kökü tutulumunu gösterir. Ağrı sadece kol değil, aynı zamanda baş ve boyunda da ortaya çıkabilir. Bu bölgelerdeki ağrı, C8-T1'den kaynaklanır. C7-C8 bölgesinde bulunan stellate ganglionun etkilenmesi, Horner sendromu (anhidroz, ptosis, miozis) ile kendini gösterir.Tanı yöntemleri arasında radyolojik olarak apikal kitleyi posterioranterior göğüs röntgeninde tespit etmek en basit olanıdır. Torasik bilgisayarlı tomografi (BT), kitle ile komşu dokular arasındaki ilişkinin değerlendirilmesini sağlar. BT, özellikle kaburgalar, damarlar ve omurga invazyonunu değerlendirirken önemlidir. Manyetik rezonans görüntüleme (MRG), torasik giriş, brakiyal pleksus, subklavyen damarlar, omurga ve sinir foramenlerindeki yumuşak doku yapılarının değerlendirilmesinde faydalıdır. Pozitron emisyon tomografisi, lojorejyonel ve uzak metastazları değerlendirmek için önemli bir yöntemdir.Patolojik tanı için transtorasik iğne biyopsileri kullanılır. İğne biyopsisinin tanı doğruluğu %90'ın üzerindedir. Bronkoskopik tanı kurmanın zorluğu, bu tümörlerin periferik konumundan kaynaklanır.Hasta seçiminde önemli faktörler arasında negatif N2 durumu, C7 seviyesi veya daha yüksekte brakiyal sinir tutulumunun olmaması ve anterior spinal arter, spinal kanal ve yemek borusu invazyonunun olmaması yer alır. Üst sulcus tümörleri için tedavi yöntemi seçmeden önce tümörün histopatolojik incelemesi ve mediastinal invaziv evreleme yapılmalıdır. Mediastinal lenf nodu tutulumu (N2 veya N3) olan hastalar cerrahi müdahaleye uygun değildir. N2, üst sulcus tümörlerinde sağkalım prognozunu etkileyen önemli bir faktördür. Ancak, Ginsberg ve ark.[6], atlanan N3 hastalığının N2'den daha iyi bir prognoza sahip olduğunu belirtmiştir. Urschel ve ark.[7], sağ üst lob lezyonlarının mediastinal lenf nodu tutulumu olan hastaların cerrahi müdahaleye uygun olabileceğini belirtmişlerdir. Soli ve ark.[8], üst sulcus tümöründe süpraclavicular N3'ün beklenenden daha az dramatik bir etkisi olduğunu ve bölgesel lenf nodu tutulumu olarak kabul edilebileceğini bildirmişlerdir. Bununla birlikte, genel görüş, N2 ve N3 hastalığın üst sulcus tümöründe kötü bir prognostik faktör olduğudur. Soli ve ark.[8], üst sulcus tümöründe daha uzun sağkalım süresi bildirmişlerdir.(AI)
Atıf Sayısı :