Bronkoskopi, solunum sistemi hastalıklarının teşhis ve tedavisinde önemli bir yere sahip olan minimal invaziv bir yöntemdir. Bu yöntemin ilk bilinen müdahalesi, 1876 yılında Gustav Killian tarafından bir çiftçinin soluk borusundan yabancı bir cismin çıkarılmasıyla gerçekleştirilmiştir. 1900'lerin başında, bugün kullandığımız rijit bronkoskopların ilk prototipi Amerikalı KBB uzmanı Chevalier Jackson tarafından üretilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. Bu önemli keşiften sonra, özellikle terapötik bronkoskopik müdahaleler için birbirini takip eden birçok gelişme yaşanmıştır. Edwin Broyles 1940 yılında teleskopik optikleri, 1948 yılında ise optik forsepleri kullanmaya başlamıştır. 1962 yılında esnek bronkoskop yapısını kullanmaya başladığında, rijit bronkoskop kullanımı sınırlanmıştır. 1968 yılında, çalışma kanalı eklenerek esnek bronkoskop daha da geliştirilmiş ve 1970 yılında hareketleri kontrol etmek için üst loblara erişilebilir hale getirilmiştir. 1976 yılında Neel ve Sanderson tarafından endobronşiyal kriyoterapi kullanımı, Laforet tarafından CO2 lazer kullanımı, Hooper ve Jackson tarafından endobronşiyal elektrocerrahi prosedürleri ve Dumon tarafından kullanılan özel stent yerleştirme aletleri ve endobronşiyal lazer uygulamaları ile birlikte rijit bronkoskopi, ileri terapötik bronkoskopik müdahaleler için vazgeçilmez hale gelmiştir.Bronkoskopinin en yaygın kullanımı, trakeobronşial ağacın benign veya malign darlığında hava yolunu açıklamaktır. Maligniteye bağlı merkezi hava yolu tıkanıklığı olan ve benign darlık nedeniyle şiddetli dispne, hipoksi, solunum sıkıntısı nedeniyle egzersiz yapamama ve postobstrüktif pnömoni ile karşı karşıya kalan hastalar ciddi sorunlarla karşılaşır. Ciddi hava yolu darlığı olan çoğu hasta tedavi edilemezse ölür. Cerrahi rezeksiyon ve uçtan uca anastomoz, uygun hastalarda hava yolu tıkanıklığının kesin ve etkili tedavisidir. Ne yazık ki, birçok hasta ameliyat edilemez. Terapötik bronkoskopi, bu hasta grubunda hızlı ve etkili bir şekilde hayat kurtarıcı bir rol oynar. Merkezi hava yolu darlığı olan hastalara uygulanan terapötik bronkoskopik işlemlerle, hastalar işlem sonrasında günlük aktivitelerini gerçekleştirebilir hale gelir ve yaşam kaliteleri önemli ölçüde artar. Darlığın etiyolojik nedenine, darlığın yeri, dar segmentin uzunluğu ve darlık basıncına bağlı olarak bireysel olarak veya birlikte kullanılmak üzere farklı bronkoskopik yöntemler tercih edilir. En çok tercih edilen yöntemleri tek tek ele alacağız.Mekanik dilatasyon, cerrahi tedavi planlanamayan acil durumlarda cerrahi tedavi yapılamayan hasta grubunda hemen semptomatik iyileşme sağlamak amacıyla uygulanır. Özellikle post-intübasyon trakeal darlıkta artan çaplı bronkoskoplar kullanılarak dilatasyon en yaygın kullanılan yöntemdir. Perforasyon riskini azaltmak için dilatasyonun direkt gözlem altında yapılması için balon kateterler ve kıvılcım tıkaçları da kullanılmıştır. Ancak, özellikle sert darlıklarda balon kateterlerin etkisiz olduğu bulunmuştur. Hem post-intübasyon trakeal darlık vakalarında hem de endobronşiyal veya submukozal lezyonları olan malignite vakalarında özel olarak prolen örgü ile kaplanmış bir balon olan resektör balon kullanılmıştır.Mekanik dilatasyon uygulanacak vakalarda başarıyı artırmak için bazı bronkoskopistler darlık bölgesinde kesiler yaparlar. Ayrıca, darlığın yeniden daralma riskini azaltmak için mukoza içine steroid enjeksiyonu da kullanılan yöntemlerden biridir.Lazer terapisi, lümeni daraltan maligniteler veya granülasyon dokularının rezeksiyonunda kullanılır. Lazer hem tam lümen tıkanıklığı olan alanda bir tünel oluşturmak hem de daralan lümeni genişletmek için kullanılabilir. Lazer, esnek veya rijit bronkoskop içine gönderilebilen monofilament fiber ile iletilir.(AI)
Atıf Sayısı :