Bu makalede, fertilite labirentinde gezinmeyi zorlaştıran psikolojik ve sosyal faktörler üzerinde durulmaktadır. Fertilite, çiftler için önemli bir stres kaynağı olabilir. İnfertilite tanısı almak ve tedavi sürecine girmek, çiftlerde stres yaratabilir. Tedavinin başarılı olup olmayacağı konusundaki belirsizlik, kontrolü kaybetme duygusu, benlik saygısında azalma, ekonomik yük, aile ve çevre baskısı, cinselliğin doğallığını yitirmesi gibi durumlar stres yaratabilir. Ayrıca, stres yaşanması doğurganlığın azalmasına neden olabilir. Bu süreci yaşayan bireyler korku-fertilite sorunu-stres döngüsüne girebilirler. Belirsizlik, korku gibi olumsuz duygular ve düşünceler beyin tarafından kimyasal yolla iletilir. Bu iletiler, üreme organlarını salgılatan hormonun salınmasını sağlayan hipotalamik/pituiter/gonadal (HPG) eksenine iletilir. Bu eksen, hipotalamustan başlayarak hipofiz bezine ve ardından yumurtalıklara uyarı göndererek yumurta üretimini başlatır. Benzer bir mekanizma erkeklerde de çalışır. Hipofizden salınan hormonlar, erkeklerde testiste bulunan Leydig hücrelerini uyararak sperm üretimini sağlar. Bu makalede, fertiliteyi etkileyen psikolojik faktörlerin önemi ve hormonal kontrol mekanizması üzerinde durulmaktadır.(AI)