Bu bölümde, toplumsal cinsiyet ve çalışma hayatı arasındaki ilişki incelenmektedir. Toplumun bir üyesi olan bireyler, toplumun beklentilerine uyum sağlamak için toplumsallaşma sürecine girerler. Bu süreçte, toplumsal cinsiyet rolleri de önemli bir yer tutar. Toplumsal cinsiyet, kadın ve erkekler arasındaki rollerin ve ilişkilerin sosyal olarak yapılandırılmasıdır. Cinsiyet biyolojik olarak belirlenirken, toplumsal cinsiyet sosyal olarak belirlenir ve değişebilir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadınların politik, ekonomik, sosyal, kültürel ve medeni alanlardaki haklarının kısıtlanması anlamına gelir. Kadınlar, genellikle daha az sağlıklı, daha düşük eğitimli, daha az işgücüne katılan ve daha düşük gelir getiren işlerde çalışmaktadır. Çalışma hayatında toplumsal cinsiyet eşitsizliği, erkeklerin kadınlardan daha fazla egemen olduğu bir güç ilişkisine dayanmaktadır. Kadınlar, gelir ve servet dağılımında en dezavantajlı grup olarak karşımıza çıkmaktadır. Son yıllarda, kadınların çalışma hayatında daha fazla yer almasına yol açan ihtiyaçların değişmesi gözlemlenmektedir. Ancak, kadınlar hala ev işleri, çocuk bakımı ve aile üyelerinin bakımı gibi sorumluluklarla da uğraşmak zorundadır. Bu durum, kadınların iş hayatında daha az yer almasına ve belirli mesleklerde yoğunlaşmasına neden olmaktadır.(AI)
Atıf Sayısı :