Yeme Bozuklukları Üzerine Evrimsel Perspektifler

Yayın Yılı: 2023
Sayfa Sayısı: 169-186
Kitap Dili : Türkçe

Anahtar Kelimeler


Bu bölümün odak noktası anoreksiya nervoza (AN), bulimiya nervoza (BN) ve obeziteye ilişkin evrimsel teori ve modellerdir. Obezite bir ruh sağlığı sorunu olarak görülmese de, tıkınırcasına yeme bozukluğu ile olan bağlantısı ve son yıllarda modernleşme ve Batılılaşma ile birlikte artan hastalık ve ölüm oranıyla bağlantılı olarak yaygınlığının büyük ölçüde artması, evrimsel teorileri harekete geçirmiştir. Yeme ve kilo bozuklukları bir dizi nedenden ötürü evrimci bilim insanlarının özellikle ilgisini çekmektedir. Bunlar arasında, bu bozuklukların birçoğunun evrimsel olarak yeni olduğu, son yıllarda gelişmiş ülkelerde yaygınlıklarının arttığı, özellikle AN ve BN olmak üzere büyük bir kadın üstünlüğüne sahip oldukları ve ölüm riskinin arttığı iddiaları yer almaktadır. Yeme bozukluklarının etiyolojisine ilişkin yetersiz anlayışımız, kötü sonuçlarla (özellikle AN için) birlikte, ana akım psikiyatri içinde yakın teorilerin/modellerin çoğalmasıyla ilişkilendirilmiş, ancak herhangi bir teori geniş kabul görmemiştir. Bu durum, evrimsel modellerin yeni düşünme yolları önermesi ve bu bozukluklarla ilgili araştırmalar için yeni yollar açması için bir fırsat sunmaktadır. AN ve BN hakkındaki mevcut evrimsel literatürün gözden geçirilmesi, modellerin geniş yelpazesine ve çeşitliliğine rağmen, cinsel rekabet hipotezinin şimdiye kadar klinik ve klinik olmayan çalışmalardan en güçlü ampirik desteğe sahip olduğunu göstermektedir. Diğer evrimsel teoriler AN'ye odaklanırken, cinsel rekabet hipotezi hem AN hem de BN'nin yanı sıra popülasyonda görülen yaygın diyet için de bir açıklama sağlamaktadır. Ayrıca, erkeklerde spesifik yeme bozukluklarını da benzersiz bir şekilde anlamlandırmaktadır. Bununla birlikte, cinsiyet içi rekabetin tüm hikayeyi kapsamadığı giderek daha açık hale gelmektedir. Modern çevredeki diğer uyumsuzluk alanlarını dikkate alan daha yeni çalışmalar, bu teorik perspektifin gerekli bir uzantısını temsil etmektedir. Bu teorik formülasyonları test etmek ve potansiyel klinik faydalarını keşfetmek için klinik popülasyonlar üzerinde daha büyük ölçekli çalışmaların yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Bu kitabın bölümleri bulunmamaktadır.

Atıf Sayısı :