Şok, çeşitli nedenlerle doku perfüzyonunun yetersiz olması sonucunda hücrelerin metabolik ihtiyaçlarının karşılanamaması durumudur. Şok sınıflaması ise hipovolemik, kardiyojenik, septik, nörojenik, travmatik ve obstrüktif olmak üzere altı gruba ayrılır. Hemorajik şok ise kan kaybı sonucu oluşan bir şok türüdür ve dört evrede incelenir. Evre 1'de kan kaybı %15'e kadar olan bir miktarı ifade ederken, evre 4'te kan kaybı %40'ın üzerindedir. Hemorajik şokta kan kaybı miktarı arttıkça kalp hızı ve kan basıncı da artar, idrar çıkışı azalır ve bilinç durumu bozulur. Hipovolemik şokun patofizyolojisi ise dolaşan kan hacminin azalmasıyla başlar. Azalan kan hacmi, kalp debisinin azalmasına ve buna bağlı olarak doku perfüzyonunun bozulmasına neden olur. Bu durumda nöroendokrin ve inflamatuar cevaplar tetiklenir. Hipovolemik şokta nöroendokrin cevap, kan kaybının miktarına ve hızına bağlı olarak değişir ve beyin ve kalp perfüzyonunu sürdürmeyi amaçlar. Kan hacminin azalması sonucunda otonom sinir sistemi aktive olur, kemoreseptörler uyarılır ve sempatik aktivasyon gerçekleşir. Bu durum periferik vazokonstrüksiyona, kalp hızının ve kalp debisinin artmasına neden olur. Hücrelerin oksijenlenmesi azalır, metabolik asidoz gelişir ve hücre zarında bozulmalar meydana gelir. Hipovolemik şokun klinik bulguları ise hipotansiyon, taşikardi, zayıf periferik nabızlar, soğuk ve nemli ekstremiteler, ajitasyon, hızlı ve yüzeyel solunum, düşük vücut sıcaklığı ve susuzluk hissidir. Sistemik inflamatuar yanıt sendromu (SIRS) ise vücut ısısı, kalp hızı, solunum hızı ve beyaz küre sayısındaki değişikliklerin bir arada görüldüğü bir durumdur. Sepsis, SIRS kriterlerine enfeksiyonun eklenmesiyle tanımlanırken, ciddi sepsis organ disfonksiyonu ile seyreden bir durumdur. Septik şok ise sepsisli bir hastada yeterli sıvı tedavisine rağmen hipotansiyonun devam etmesidir.(AI)
Atıf Sayısı :