Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden başlayan, doku harabiyetine bağlı olan veya olmayan, kişinin geçmiş deneyimleriyle ilgili, hoş olmayan bir his olarak tanımlanmaktadır. Ağrı, Yunanca kökenli bir kelime olup ceza anlamına gelmektedir. Tıbbi olarak bakıldığında ağrı, bir savunma mekanizmasıdır ve tehlike durumunun algılanması ve baş edilmesi amacıyla gereken fizyolojik önlemleri harekete geçirir. Ağrı ileti mekanizmalarını ve rol oynayan biyokimyasal molekülleri anlamak, ağrının teşhis ve tedavisi açısından önemlidir. Nosisepsiyon adı verilen ağrıya duyarlı serbest sinir uçlarının uyarılması, ağrının ilk aşamasıdır. Bu uyarılar fiziksel, kimyasal, termal veya penetran nitelikte olabilir. Nosiseptörlerin uyarılması sonucunda sinir hücresinde aksiyon potansiyeli oluşur ve sinirsel ileti başlar. Bu ileti, merkezi sinir sistemine yayılır ve serebral kortekse ulaşarak ağrı algısının oluşmasına neden olur. Ağrı sınıflandırması, nosisepsiyonun mekanizmalarına göre yapılmaktadır ve nosiseptif, nöropatik ve psikojenik ağrılar tanımlanmıştır. Nosisepsiyonda rol oynayan biyokimyasal süreçler ve mediyatörler, periferik, spinal ve santral nöral sistemde çeşitli düzenlemelerle gerçekleşir. Nosiseptör duyarlılığının arttırılması, nosiseptörlerin uyarılma eşiğinin azalması ve diğer uyaranlara karşı hassasiyet kazanması durumudur. Bu süreçte, nörojenik inflamasyon ve endojen mediyatörler etkili olmaktadır. Ağrının biyokimyasal mekanizmalarının anlaşılması, ağrının tedavi edilmesi ve yönetilmesi açısından önemlidir.(AI)
Atıf Sayısı :