Bu bölümde, hayvanlarda uteroplasental iskemi modellerinin preeklampsi etiyopatogenezindeki rolünü incelemekteyiz. Preeklampsi, gebelik sırasında meydana gelen hipertansiyon ve proteinüri gibi belirtilerle birlikte santral sinir sistemi, kardiyovasküler, solunum, hematolojik, renal, hepatic ve feto-plasental sistemleri olumsuz etkileyen bir durumdur. Preeklampsi belirtilerini taklit eden çeşitli hayvan modelleri geliştirilmiştir, bunlar arasında endotelyal nitrik oksit sentezi, soluble fms-like tirozin kinaz, anjiotensin otoantikorları ve uteroplasental iskemi modelleri bulunmaktadır.İskemik plasenta, maternal dolaşıma inflamatuvar ve anti-anjiojenik mediatörler salgılar. Bu mediatörler, hipertansiyon ve preeklampsi gelişiminden sorumludur. Hayvan deneyleri, preeklampsi patofizyolojisini anlamak için umut vaat eden bir yöntemdir çünkü uteroplasental iskemi oluşturulan hayvanlarda farklı düzeylerde hipertansiyonla seyreden bir durum oluşturulabilmektedir.Çeşitli çalışmalarda, uteroplasental perfüzyon bozukluğunun ratlarda gebeliğin 19. gününde 20-30 mm Hg'lik bir kan basıncı artışına yol açtığı gösterilmiştir. Köpeklerde yapılan bir çalışmada da bilateral utero-overyan arter ligasyonunun gebelikten hemen sonra hipertansiyonla sonuçlandığı görülmüştür. Aynı şekilde, rhesus maymunlarında yapılan çalışmalarda da aortic konstraksiyon modellerinde proteinüri, hipertansiyon ve glomerüller endotel disfonksiyonu geliştiği gösterilmiştir.Sonuç olarak, uteroplasental iskemi modelleri preeklampsiye benzer bir tablo oluşturarak hipertansiyon, proteinüri ve diğer preeklampsi belirtilerini taklit etmektedir. Bu modeller, preeklampsi patofizyolojisini anlamak ve yeni tedavi yöntemleri geliştirmek için umut vaat etmektedir.(AI)