Ateroskleroz, tarihten bu yana araştırma konusu olan bir hastalıktır. Günümüzde ise artan sosyoekonomik düzey, şehirleşme, beslenme alışkanlıkları ve fiziksel aktivite eğilimleriyle birlikte daha sık görülmektedir. Ateroskleroz, kardiyovasküler hastalıkların temelinde yer alır ve toplumların en önemli morbidite ve mortalite nedenidir. Ateroskleroz gelişim süreci, 19. yüzyılda Carl Von Rokitansky ve Rudolf Virchow arasında inflamasyonun rolü üzerine yapılan tartışmalarla başlamıştır. Günümüzde ise lipoprotein partiküllerinin aterogenez sürecinde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Normal arter yapısı, ateroskleroz gelişiminin anlaşılmasına yardımcı olur. Arter duvarı, tunika intima, media ve adventisya tabakalarından oluşur. Tunika intima tabakası, endotel hücreleri ve bazal lamina ile birlikte kan ile direkt temas eden yüzeyi oluşturur. Endotel hücreleri, trombosit inhibe edici, koagülasyonu baskılayıcı ve fibrinolitik özellikleri sayesinde antiaterojenik ve antitrombotik etkiye sahiptir. Aterosklerozla ilgili yapılan çalışmalar, insan çalışmaları, hayvan ve in vitro deneylerle devam etmektedir. Bu çalışmaların özeti, ateroskleroz patofizyolojisi bölümünde sunulmaktadır.(AI)